Kar Taneleri
Sabah güneşin ışınları odamın içine doluyordu, gözlerimi ellerimin içi ile kaşıdıktan sonra kendime geldim. Yatağımdan doğrulduğumda güne iyi başlamak için iyi bir uyku çektiğimi anladım. Yanımda duran komedinin üstünden destek alarak ayağa kalktım; dün geceden kalmış acımış suyu bir dikişte bitirdim. Tatlı tatlı esneyerek tül perdemi araladım, gökyüzünden yeryüzüne düşen kar tanelerini gördüm, doğanın hasret kaldığı güzelim
Tabanımda güzel bir his bırakan kar bastığım yerlerde sulu sulu izler bırakıyordu. Az aşağımda sitenin çocuklarının huzurlu ve sevimli sesleri geliyor birbirlerine yaptıkları kar toplarını savuruyorlardı. Soğuktan kızarmaya yüz tutmuş ellerimi cebime sokarak adımladım yeşil çimenleri örtmüş, kristal kar kütlesinin üstünde. Gözüm yanımdan geçen sitemizin kapıcısı Mennan Bey’e takıldı, karın üstünde iz bıraktığı kaba bıyığının altından nemli dudakları ile tebessüm ederek;
“Günaydınlar Arif Bey…” sesindeki hoşgörü günüme neşe katmıştı, ellerimi cebimden çıkararak;
“Size de günaydınlar Mennan Bey.” öylece adımladık kendi yönlerimize. Balkonda çiçeklerini sulayan Melahat ablayı gördüm;
“Arif Bey oğlum yeni roman yok mu? Bak karda yağıyor yaz sen biz okuyalım.” samimiyetine hayran kalmıştım. Siz hiç merak etmeyin dercesine gülümseyerek kurumuş dudaklarım arasından kafamı eğdim. Burnumun ucuna gözlerim ile bakınca elma gibi olduğu seçiliyordu. Daha fazla durmak sakıncalıydı, bu kadar hava Arif’e yeterdi diye geçirdim içimden. Tekrar kıtırtılar eşliğinde binama girdim, yukarı çıktığımda ellerimin soğuktan uyuşmuş olduğunu hissettim. Üzerimi değiştirdim, kendime en güzelinden bir kahve yaptım ve romanımın üstünde çalışmak için bilgisayarımın başına oturdum. Romanımın bugününde kar yağışı olacağı kesindi.
Eserde kullanılan Fotoğraflar:
Fotoğrafın alındığı site için tıklayınız.
Fotoğrafın alındığı site için tıklayınız.
YouTube kanalımıza abone olmak için tıklayınız: Edebi Alem