in

Bir Ben Var Benden İçeri

Bir Ben Var Benden İçeri

Gördüğüm en büyük hezimet kişinin kendini kendinden uzaklaştırmasıdır. Sizler bunu iş, aile, eğitim hayatı ile bağdaştıracak ve seçimlerinizin sizi mutlu etmemesini bunlara yoracaksınız.
Oysa ki hayatın yaşanılacak kadar güzel olmadığını iddia edip yaşamak zorunda kaldığımızın gerçekliğini hissederken bu gerçeklerle de o hayata ayak uydurmak zorundayız. Bu bir emir cümlesi gibi geldi kulağınıza biliyorum. Öyle değil ama …
Zorunda olduğun şeylerin üzerine gidip onları kolaylaştırabilirsin. Motamot hayata ayak uydurmak zorunda değilsin. Hocanın eşeğe ters bindiği kadar var. Bir düşünün her şekilde o yol gidilebilir ve sen bunu kendi istediğin şekle çevirerek ve eğlenerek yapmaya bak. İstersen tek bir bedende farklı insanlar tezahür ederek, istersen o beden de tek kalarak.

Çevremdeki insanlar beni tek bir kişilik olarak değerlendirebilirken aslında ben, bir ben içinde kalamayıp ikiye bölündüğümü biliyorum. Bir taraftan anlam arayışı içinde olurken bir taraftan da beni anlamlandıran nesnelere yöneliyorum ve bu şekilde hayatım bir angaje içerisinde devam ediyor.

Tahtaya bir şeyler yazmak için kalktığımda kâinatı çizmekten ve şiir mırıldanmaktan korkuyorum. İşte burada çakışıyor iki hayatım, o ciddiyet âbidesi, sorumluluk hâli üzerimden kaybolup kırlarda arayış içinde geziniyorum. Bir küheylan ‘ın sağ bacağı altında soluklanırken birden kendimi olmam gereken yerde buluyorum. Netameli durumlar tam da böyle gerçekleşiyor. Oysaki benden içeri bir ben’e hükmediyorum. Herkesin günün yorgunluğu diye adlandırdığı bu zaman bende yeni başlangıç oluyor. Çünkü hiç şaşırmayın ki birazdan bir at çiftliği yada bir festival de bulabilirsiniz beni. Genelde buralarda davetsiz ve yabancı olurum. Plansız yaparım bu eğlenceleri. Yoksa bir huzurevi ziyareti için kaç tane resmi kurumdan kağıt imzalamam gerek ki buda çok fazla vakit kaybı benim için ve hiç zamanımız yok unutmayın. Daha uğramamız gereken duraklar ve dokunulması gereken hayatlar var. Şunu bilmenizi çok istiyorum içinizdeki samimi niyet size her kapıyı açtıracağından emin olabilirsiniz.
Bana sorarsanız seni hangi hayatın daha çok mutlu ediyor diye? Bunu uzunca telaffuz etmeden ilk bahsettiğim gerçekçi yaşamım derim. Peki neden diye sorarsanız? O hayatım olmasa asla ikinci ben olamam. Cesaretsiz, güçsüz ve mutsuz birisi olurum.
Aslında bana hayatı yaşamayı güzel hale getiren işim ve orada bana destek olan sevdiğim insanlar öğrencilerim, ailem ve çevremdeki dostlarım onların verdiği enerji ile ikinci hayatıma geçebiliyorum. Brown ” başarı istediğini elde etmek, mutluluk ise elde ettiğini sevmektir ” diyor. Önce arazlara ulaşıp o şeyi belirlemek ve sonrasında onunla mutlu olmayı kendine kabul ettirmek gerekiyor. İnanın o zaman günün hiç bitmemesini isteyeceksiniz. Bazı bitkilerin tadını keşfetmekle yetinmeyip , karınca yuvalarında yolculuk yaptığınızı göreceksiniz. İşte o zaman da kâinatı anlamlandırmış olabileceğimiz kanaatindeyim. En başa dönersek bu anlam arayışı hiç bitmeyen sonsuz bir döngü gibi görünse de yaşadıklarınızın hayatın bir tasviyesi olduğunu görecek ve çıkarmanız gereken hantal cümleleri birer birer ayıklamayı başaracaksınız.

Eseri Beğendiniz mi?

Bir Yorum

Yorum Gönder
  1. İnsan, biyolojik, ruhsal ve toplumsal koşullara tabiidir. Uğruna yaşanacak amaç ve anlam arayışı bu koşullar tarafından engellendiğinde, varoluşsal tehdit ve iç çatışma ortaya çıkar.Kişi,bilinen bütün hedefler tükendiği zaman geriye kendi tavrını belirleme özgürlüğünü ve sorumluluğunu kullanır.Kurban rolü veya saygınlığını koruyarak yaşama devam etme özgürlüğü… ( Logoterapi çalışmasından alıntılar…)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Nedir?

Müstahak