Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden Türküsünün Hikayesi
Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden Türküsünün Hikayesi
Mayil ve Gülizar’ın kavuşamadığı ay ışındaki gecelerin acı verdiği bir hikayeden çıkmıştır bu türkü.
Birbirini seven Mayil ve Gülizar evlenmek ister fakat aileleri bu evliliğe onay vermez. Mayil, Gülizar’ı kaçırır ve evlenirler. Bunun üzerine Gülizar’ın ailesi Gülizar’ı hayatlarından silerler.
Gülizar ve Mayil birlikte mutludurlar ama ah o Mayil’in vazgeçemediği av merakı, delikanlılıktan beridir devam etmektedir. Belli aralıklarla toplanırlar ve arkadaşlarıyla Korkut dağına giderler. Dağa çıkınca herkes dağılır, kararlaştırdıkları saatte yeniden aynı yerde toplanırlar. Yine o günlerden biridir. Mayil’i almak için kapıya dayanırlar ve hep beraber yola düşerler. Bilmezler ki o yollarda Mayil’in soğuk bedenini arayacaklarını.
Mayil biraz rahatsız dermanı olmadığını söyler. Arkadaşları geri dönmesini isterler ama Mayil dönmez. Dağa çıkınca ayrılırlar ve anlaştıkları saatte toplanırlar herkes gelir ancak Mayil yoktur. Üstünde fazla durmazlar hasta olduğunu söylediği için eve gittiğini düşünürler. Tekrar yola düşerler köye giderler fakat arkadaşlarından birinin içi rahat etmez . Mayil’in evine gider ve kapıyı çalar. Mayil’in gelip gelmediğini sorar. Gülizar ise “sizle gitti daha dönmedi” der. Diğer arkadaşlarına haber verip aramaya koyulurlar. Geceyi ay ışığı aydınlatıyordur. Tepelerde yükselen ay adeta Mayil bulunsun diye eşsiz bir parlaklıktadır. Bir müddet aradıktan sonra bir kayanın dibinde bulurlar. Koşarlar yanına, bağırırlar. Mayil! Mayil! Mayil’de kan yoktur, can yoktur, Mayil artık Mayil değildir. Çıkmıştır ruhu bedeninden soğuktur artık Mayil, açmaz gözlerini, sesi sedası yoktur. Duymaz olmuştur haykırışları ..
Bunu Gülizar’a demek oldukça zordur nasıl diyeceklerdi artık Mayil’in yok, öldü nasıl dayanacak yüreği bu acıya Mayili bu kadar severken. Gülizar’ın yanına gidip bulduklarını söylerler. Gülizar’ı alıp çıkarlar dağ yoluna varır varmaz kaya dibine Gülizar bakar ki Mayil kayanın dibinde uyuyor! Sakin sakin sanki dünki geceden uykusuz kalmıştır, sanki çok yorulmuştur. “Mayil’im kalk”der. Mayilden ses yoktur. Mayil’de artık can da yoktur. Mayil ölmüştür! Dünyadaki vaktini doldurup ebediyete göçmüştür. Gülizar’ın artık bacakları tutmaz olur ve yere çömelir. Yaslamış başını Mayil’in omzuna, başlamış ağıt yakmaya. Gözyaşları yağmur misali ıslatıyordu yeri sanki ay ışığında yankılanıyordu ağıtları, göğe varıyordu haykırışları “Uyan bey! Mayil’im uykusuz mu kaldın dünkü geceden uyan uyan Mayil’im sar sinene sar beni, Mayil’im perişan koyma beni!” diyordu. Ağıtlar göğün karalığını kaplamıştı ayın ışığı Gülizar’ın göğünü ve gecesini aydınlatmıyordu. “Tükenmez dertlere beni düşürdün” diyerek siliyordu yağmur olan gözyaşlarını nasıl edem sensiz diyerek Mayil’in omzuna sokulup bırakıyordu gözyaşlarını ..
Yabancı yerde tek başına olan Gülizar ailesinin yanına da gidemez olmuştu Mayil’inin av merakına kızardı . Oturur sedirin üstüne aralar pencereyi ay ışığı içeriye vurur başlar hesaplaşması Gülizar’ın pencere önünde… Ay yüzüne vurur, dünyanın acısı yüreğine diline de türkü düşmüştür. Gülizar türküdür artık. Destandır Gülizar’ın sevdası “Madem beni böyle bırakıp gidecektin de soysuz, neden doğru yoldan şaşırttın beni, neden alıp geldin buralara?” Diye söylenir Mayil’e. Bir sitem ancak bu kadar içten, can yakan ve perişan edici olabilir. Bir sitem ancak sevgi ve aşk kokulu olabilirdi . Bir kızgınlık, ancak bu kadar yürek talan edebilirdi . Sönmez yüreğindeki ateş Gülizar’ın ve süregelir bu ağıtlar yıllar boyu. Gülizar’ın ve Mayil’in hikayesi böylece ortaya çıkmış olur.
Büşra Aslan
Büşra Aslan’ın kaleme aldığı “Kara Tren Türküsünün Hikayesi” adlı eseri okudunuz mu?
Kelimeleri ve cümleleri çok güzel kullanmışsınız ayrıca duyguyu da çok başarılı şekilde hissetmişsiniz. Okurken gözlerim doldu, bundan sonra bu türküyü ağlamadan nasıl dinlerim bilemiyorum.