in , ,

İnovasyon Nedir?

İnovasyona Hoş Geldiniz

İnovasyon Nedir?

Eski Köye Yeni Adet “İnovasyon”

Eski köye yeni adet getirmek için çıkılmış yollara bizim buralarda inovasyon diyorlar. Akşam akşamı bırakın her an, her dakika başınıza bir icat çıkarabiliriz. Ama icat ve inovasyon aynı şey değiller ki. Sanırım AR-GE dediğimiz kısım inovasyona giden yolu bize söyleyecektir. O da mı değil? İnovasyona hoş geldik ama biraz boş mu geldik? O halde boşlukları doldurmak kolay, siz yeter ki hoşça kalın ve dinleyin.

İnovasyon Nedir?

“Değişmeyen tek şey değişimdir – Heraklitos”

İnovasyon nedir, kelime anlamı ile anlatmaya başlayalım. İnovasyon “yeni ve değişik bir şey yapmak” anlamındaki Latince “innovare” kökünden türetilmiş bir kelimedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise “yenilik” ve “yenileşim” anlamları ile karşılık bulmuştur. Yani inovasyon farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları ortaya koymaktır. “Değişmeyen tek şey değişimdir” demişler, o halde sahip olduğumuz öngörülerle olumlu değişimlere açık olmak ve daha da ilerleyebilmek için inovasyonun ne olduğunu anlamamız gerekir.

Önce İnsanı Anlayalım

Fakat burada bir parantez açmak istiyorum, inovasyon yapabilmek için önce insanı anlamamız gerekmektedir. Sadece duygusal anlamda bir anlaşılmadan bahsetmiyorum. İnsan mekanizmasını, zihnini, düşüncelerini kısaca insana dair en kritik hususları göz önünde bulundurmaktan bahsediyorum. Mücevher niteliğinde yaratılmış onlarca organın arasında bir kemik korumalığın içinde bize sunulmuş beynimizin sonsuz kapasitesini hatırlatmak istiyorum. Şimdiye dek bizi belli bir yüzdelik ile sınırladılar, beynimizin yüzde kaçını kullandığımız Newton fiziğini ilgilendirir. Oysa biz burada yeniliği ve farklılığı anlatırken beynimizin kullanımı konusunda neden geride kalalım. Biraz da kuantum fiziğine kulak kabartsak olmaz mı? Kuantum fiziğinde sonsuz bir kapasiteye sahip olabileceğimiz gibi birçok makinelerin, sistemlerin bizim beynimizin içerisindeki işleyişin taklit edilerek yapıldığını unutmayalım.

İnovasyon

İnanalım

Fakat neye inanırsan, o olursun. İnsanlar şimdiye dek yapamayacaklarına, başaramayacaklarına kendilerini o kadar istekli şekilde ikna ediyor ki bu nedenle inovasyon sıralamalarına baktığımızda ülkemizin durumu çok da parlak değil. Sınırlandırılmış beyinlerine inandırılanlar bir de onlara yüklenen sorumlulukların dışına çıkmamalarının nedenlerine hapsediliyor. Özellikle de ortaokul ve lise çağındaki çocuklarımız. Hepsi maraton koşucusu gibi okul ve sınav stresleri arasında onları var eden tek olgunun nicel değer biçen notlar olduğuna inanıp bir de sayısal ya da sözel zekalarını yeterince kullanamıyorlarsa kendilerini aptal gibi hissediyorlar. Hâlbuki bizim çoklu zeka alanlarımız var, lakin birçoğu bundan bile haberdar değil. Umutsuz ve yorgun zihinlerinde kararıp kalmış pırıl pırıl gençlerden yaratıcılık, farklılık bekleyip duralım ama onlar daha kendilerini nerede bekleyeceklerini dahi bilemiyorlar, çoğunda içselleştirilmiş bir öz güvensizlik var ve başlamadan pes ediyorlar. Yarın ise yetişkin olduklarında sıradan insan dediğimiz o sıfatı edinip hayat döngüsüne katılacaklar.

Sıradan Değilsiniz

Kimse sıradan değildir! Herkes hem de herkes kendini keşfederse dünyamız her zamankinden daha yaşanır bir hale gelecektir. O halde değişime önce kendimizden, çevremizden ve en kıymetlilerimizi ikna ederek onlardan başlamalıyız. İnsanı anlamak ve anlatmak derin bir meseledir ama konu inovasyon iken ve konunun özü de değişim iken bahsetmek istedim. İnovatif düşünebilmek için önce kendimize varmalıyız. Kendimize varmamız biraz uzun sürebilir, şimdilik parantezimizi burada kapatıp kaldığımız yerden devam edelim.

İnovasyon Nedir?

İnovasyon Neden İcat Değildir?

İcat dediğimiz kavram daha önce hiç var olmayan bir şeyin içinde bulunulan çağın imkan ve şartları dâhilinde oluşturulmasıdır. Bu bir ürün de olabilir, bir yöntem de olabilir. İnovasyon da ise ortaya daha önce var olmamış bir şeyden ziyade daha önce yapılmamış bir yenilik ortaya koyma vardır. Aynı zamanda ortaya konulan yenilikten maddi, manevi ya da sosyal bir kar elde edilme amacı güdülür. Örnek verecek olursak hepimizin elinden düşmeyen telefonlarımızı anlatalım. Graham Bell, sağırlara konuşmayı sağlayacak ve onlarla iletişim kurulabilecek bir cihaz oluşturmaya çalışıyordu. Çünkü annesi sağır ve dilsizdi ve babası da sağırlar için birçok okul açmıştı. Ama tam manası ile bu yetmemekteydi. Bu çabaya karşılık bir şeyler yapmak isteyen Alexander Graham Bell deneylerinde ona yardım eden arkadaşı Thomas Watson ile telefonu oluşturmuş ve sesin karşıya gitmesini sağlamıştı. O zamanın şartlarına göre yapılmış o telefonu şu an kullanan eminim ki yoktur. Çünkü zaman ilerledikçe insanların ihtiyaçları, beklentileri, istekleri değişiyor ve bunlardan doğan sorunlar ise üretilecek çözümleri bekliyor. Burada da devreye inovasyon giriyor. Daha iyi, daha pratik, daha kolay kısaca o dahaları bize yeni ve farklı bakış açıları ile sunmak için inovatif düşünceler hayatın içerisinde yer alıyor.

Günümüz telefonları da bu şekilde inove edilerek şu an ki halini almıştır. Hayatımızda olan birçok şeyde inovasyon mevcuttur. Şu an bu yazıyı her nerde okuyorsanız bir saniye durun ve etrafınıza bakın. Gördüğünüz her şeyde inovasyonun dokunuşunu hissedeceksiniz. Daha sonra biraz düşünün bakalım, hayatımızı kolaylaştıracak başka hangi özellikler eklenebilirdi? Sakın benim aklıma gelmez demeyin, hayal edin, zorlayın kendinizi biraz. Bulduğunuz fikirleri de sakın küçümsemeyin, hele ki insanların olumsuz düşüncelerine asla aldırış etmeyin. Kendinize ve içinizdeki yaratıcılığınıza inanın. Biliyor musunuz, Graham Bell telefonu icat ettiğinde o zamanın ABD başkanı Rutherford Hayers, 1876’da deneme konuşmalarına katıldığında şunu demişti: “Etkileyici bir icat, ancak kim bunlardan bir tanesini kullanmak ister ki?” Şimdi ben size soruyorum, kim istemez ki?

İnovasyon

İnovasyon Çeşitleri

 Hayatımızın her noktasında gördüğümüz inovasyonu daha detaylı anlatabilmek için çeşitlerinden bahsetmek istiyorum. Ürün inovasyonu, hizmet inovasyonu, pazarlama inovasyonu ve organizasyonel inovasyon olmak üzere dört başlık altında toplayabiliriz. Tüm inovasyon çeşitlerinin hepsinde daha önce yapılmamış yenilikleri görürüz.

Ürün İnovasyonu

Ürün inovasyonuna örnek verecek olursak; tablet şeklinde sabunlar, çift taraflı sandalyeler, kırılmaz cam, sileceksiz araba camı, sessiz çalışan elektrik süpürgesi, kablosuz kulaklık, su ile karıştırılan yiyeceklerin ambalajının hem tabak olması hem de kullan at özelliği sağlayan bir eşya oluşu, içindeki sıvının sıcaklığını gösteren termos bardaklar gibi daha nice örnekler verebiliriz.

Hizmet İnovasyonu

Hizmet inovasyonunda ise otel, restoran, belediye ya da internet kaynaklı her türlü hizmet sektöründe bize daha önce sunulmamış ve hayatımızı kolaylaştıracak yeniliklerin oluşturulmasıdır. Örneğin, e-devlet, e-okul, mobil bankacılık, yemek siparişi verilen uygulamalar, internet ortamında ulaşılan tahlil sonuçları, kargo hizmetleri, bir belediyenin engelli çocukları düşünerek onlara özel oyuncaklarla bir oyun parkı inşası gibi.

Pazarlama İnovasyonu

Pazarlama inovasyonu ise müşteriyi ikna aşamasındaki yeniliklerdir. Hiç ihtiyacınız olmayan bir şeyi kendinizi alırken bulduysanız, sizi cezbeden durumlarla karşı karşıya kalıyorsanız burada başarılı bir pazarlama inovasyonu olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin; bir firmanın çocuklar için faydalı olan vitaminleri içeren, sağlığa zararlı olmayan, çikolataya benzer ürünler üretmesi gibi ya da dikkat çekici dış ambalajlarla müşteriyi kendine çeken ürünler veya tatil kampanyalarındaki reklamlar gibi.

Organizasyonel İnovasyon

Son olarak organizasyonel inovasyondan bahsetmek istiyorum. Burada iş yapış yöntemlerinin geliştirilmesi, farklılaştırılması ve yenilenmesi vardır. Size örnek verebilmek için Japonlardan bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere Japonlar, İkinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Hiroşima ve Nagasaki’ye Amerika’nın attığı atom bombası ile tarihe gömülecek bir hale geldiler. Sanayileri yerle bir oldu, gıda sıkıntısı yaşamaya başladılar, hiper enflasyona maruz kaldılar ve tahmin edemeyecekleri derecede dibi gördüler.

Fakat Japonlar asla pes eden, bitti diyen bir millet olmadı. Bu yıkımı dahi yeni Japonya’nın doğum günü sayıp toparlanmak için bir felsefe geliştirdiler. Kendilerine dışarıdan uzanan bir el olmadan kendi içlerinde her gün küçük adımlar atarak ve tasarruf yaparak, yaptıkları tasarrufu sermayeye dönüştürerek üretime odaklandılar. Bunu da “SÜREKLİ İYİ BİR ŞEKİLDE GELİŞİP DEĞİŞEREK” yaptılar. “SONUÇ ODAKLI DEĞİL, SÜREÇ ODAKLI” çalışıp karşılaştıkları sorunları eritme odaklı bir yol izlediler. Çabalarının sonucunda dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülkeler arasında ortalama yirmi senede yer aldılar. Burada oluşturulan felsefe KAIZEN felsefesi idi ve sürekli iyi değişim manalarını içeren bu yaklaşım harika bir organizasyonel inovasyon örneğidir. Ekonomilerini, yaşayış şekillerini, var olabilme becerilerini daha önceden yapmadıkları şekilde yeniden düzenleyip bambaşka ve daha iyi bir vaziyete doğru yol alarak planlayarak yeniden doğmuşlardır. Japonya’ yı tarihe gömülmekten kurtaran bu felsefi yaklaşımı günümüzde herkes kendisi ile alakalı birçok duruma da uyarlayabilir.

Başka bir örnek ise Henry Ford’ un araba üretme aşkından doğup ikinci sanayi devrimine yol açan seri üretim sistemidir. Henry Ford, hayatı boyunca hem kendi arabasını üretmek istiyordu hem de üretilen arabalara orta halli olan herkes ulaşabilsin istiyordu. Ford, bu hayal ve düşünceler içinde iken birinci sanayi devrimi hakimdi. Fakat çıktığı dönemde büyük bir devrim olan bu mekanik tezgâhlarla üretim şekli artık yetersizdi. İhtiyaçları ve beklentileri karşılamıyordu. Bu imkânlar ile çok uzun vadede araba üretilebiliyor ve maliyetli oluyordu. Bu sorunu o zamanın imkânları ile seri üretim bantlarını tasarlayarak çözen Henry Ford, üretimde yepyeni bir sayfanın açılmasına sebep olmuştu. Artık mekanik tezgâhlarla değil elektriğinde işin içinde olduğu, iş birliğinin yapıldığı, eskisine nazaran çok daha hızlı üretimin sağlandığı ikinci endüstri devrimi başlamıştı. Ford’un organizasyonel inovasyonu tam anlamı ile hakiki bir başarıydı.

Bir diğer örnek ise Google şirketinin ofisleridir. Zihnimizdeki ofis şemasını tamamen alt üst eden ve çalışanlarının yaratıcılığı ve verimi için onlara her türlü imkânları içerecek şekilde tasarlanmış bu ofisler tam bir organizasyonel inovasyon örneğidir. Tüm bu inovasyon çeşitlerinde mutlaka maddi ya da manevi bir kar elde edilmektedir. Elde edilen olumlu getiriler yaşanılan yerin kalkınması, ekonomisi ve ilerlemesi adına da çok önemli bir etkendir. Bu nedenle mutlaka inovatif düşünce için gerek eğitim sisteminde gerek iş hayatı ve endüstriyel alanda ciddi anlamda adımlar atılmalıdır. Ama her şeyden önce bu adımların başrolü olacak çocuklarımızın ve gençlerimizin kendilerine olan inancı ve yaratıcılık becerileri desteklenmelidir. Aksi halde ilerlemekte olan ülkeden gerilemekte olan ülke konumuna transfer olabiliriz. Geleceğimizi yenilemek için geleceğimiz dediklerimize gereken değeri vermeliyiz.

İnovasyon Nedir?

İnovasyon Neden AR-GE Değildir?

İnovasyonun neden icat olmadığını, çeşitlerini, özünü anlattıktan sonra bir soruya daha kısaca yanıt vermek isterim. Neden AR-GE değildir? Eski zamanlardaki bir bavulu düşünelim. Taşıması, getirmesi, götürmesi gerçekten yorucuydu. Sonra bir gün birisi çıktı ve bunlara teker takmayı akıl etti. Bu kısım inovatif bir fikirdir. Ama o tekerin nasıl takılacağı ve sonrasındaki durumlar ise AR-GE denilen kısmı ilgilendirir. AR-GE pazarda öncü olabilmek için ürünleri incelediği gibi az önce vermiş olduğum örnekteki gibi nasıl üretileceğini de inceler. Yalnız AR-GE her zaman gerekli olmayabilir ama inovasyon her zaman gereklidir. AR-GE’nin fazla yapılması israf oluşturabilecekken başarılı bir inovasyondan her zaman kar elde edilir.

Büyük ve Farklı Düşünenler Bir Adım Öne Çıksın “İnovasyona Hoş Geldiniz”

İnovasyon asla bir son değildir. Sürekliliği olan bir faaliyettir. Dolayısı ile bugün bize olağanüstü gelen bir şey yarın tavan arasındaki eskilerle beraber dostluk kurmaya başlamış olabilir. Ne demiştik: “Değişmeyen tek şey değişimdir.” Bu nedenle sonsuz olan bu faaliyetin asıl sonsuz olan kısmı da insan zekası ve yapabilecekleridir. Her şey insanla başladı, insanla devam ediyor. Devamlılık için de tek bir şeye ihtiyacımız var: İnanmak. İnanın ve çok büyük düşünün. Bakın Graham Bell’ in telefon deneyinde ona yardım eden arkadaşı Thomas Watson 1943’te daha bilgisayar denen alet oluşturulmaya çalışılırken ne demiş: “Dünya pazarında beş bilgisayara yer olduğunu düşünüyorum.” Şu an yazımı sonlandırırken merak ediyorum da sizce dünya pazarında kaç bilgisayar vardır? Büyük ve farklı düşünenler bir adım öne çıksın ve cevap versin, inovasyona hoş geldiniz.

 

Sibel Gidici

Sibel Gidici’nin kaleme aldığı “Teknoloji Nedir?” adlı eseri okudunuz mu?

YouTube: Edebi Alem

Eseri Beğendiniz mi?

34 Beğeni
Upvote Downvote

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji Nedir?

Ülkeler ve Bayrakları