in

Şen Papatya

Şen Papatya

Şen Papatya

Papatya sever beni. Ben de onu çok severim.
Kırlara çıkarım bazen. Kuşlar kadar olamasam da, tadını çıkarmaya talibim özgürlüğün.
Sessiz sedasız gelen bir rüzgar karşılar o an beni. Ayrılamam taze papatya kokusundan.
Çiçeğin tazesi mi olur demeyin! Yeni çıkmış bir papatyanın kokusunun yerini kim tutar?
Bazı zamanlar o yeşilin içinde gri bulutlar mülâki oldu. Ama pes etmem, çünkü emir büyük yerden.
Bilirim ki yağmurun sonu güneştir. Ve her zorlukla beraber “iki kolaylık” vardır muhakkak.
Koşarım çocukcasına, derin nefesler ala ala çimlerin arasında. Ahsen bir tavşana rastlarım diye heyecanla aşarım yolları.

Tavşan çıkmaz belki ama papatyanın tevafuken hasıl olması mest eder beni. Güzel düşler kurarım aklımda.
Papatyanın yanına giderim ve “Selamun Aleyküm!” derim. Allah’ın selamı üzerine olsun. Bilirim ki, o da anar her daim kalbinde Yüceler Yücesini. Sanki alır selamımı beyazların ortasından çıkagelen sarı bir ışık gibi.
Tebessümünü manevi olarak hissetmem kâfi zaten.
Koparmaya kıyamam o an. Bir tane alıp, hep yanımda gezdirmek isterim. Ama koparırsam onun özünü koparmış olacağım diye düşünürüm hep. Özü yoksa papatyanın yanımda boş bir maddeden farksız neyi taşırım ki ben?
İnsan da bazen papatya gibi koparılır özünden. Kendi köklerinden, öz kültüründen, en nihayetinde ruhundan koparılır.
Maddiyata aşılanır ve onun peşinden koşmaya memur kılınır. Son bir asırdır annemizden koparılmış minik çocuklar gibiyiz hepimiz.
Biz şendik, bin atlı akınlarda…
Yeniden Şen olmanın tam zamanı şu anda!

ERVA ESMA GÜLER

Eserde kullanılan fotoğraf

Fotoğraf: Erva Esma Güler 

YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz: Edebi Alem 
Eser: "Şen Papatya"

Eseri Beğendiniz mi?

2 Yorum

Yorum Gönder
  1. Erva Hanım kaleminize sağlık. “Ama onun yeri, dünyası, annesi köklerinin bulunduğu yerdir. Koparırsam onun özünü koparmış olacağım diye düşünürüm hep. Özü yoksa papatyanın yanımda boş bir maddeden farksız neyi taşırım ki ben?” Kaleme aldığınız bu bölüm hakkında bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Papatya, canlı bir varlıktır ve tabii ki bir öze sahiptir. Bu öz onun var olmasından kaynaklı mevcudiyetine işlenmiştir. Ne zaman mevcudiyetini bir diğer ifadeyle varlığını kaybedecek olursa o zaman o özü kaybedecektir düşüncesindeyim. Ayrıca bu öz onun geleneklerinden, ailesinden bağımsız bir şekilde onun cisminde var olmaktadır sanısındayım. Sizlerin kaleme aldığı “Özü yoksa papatyanın yanımda boş bir maddeden farksız neyi taşırım ki ben?” cümlesine bu sebeple katılmakla birlikte “Ama onun yeri, dünyası, annesi köklerinin bulunduğu yerdir. Koparırsam onun özünü koparmış olacağım diye düşünürüm hep” cümlesinde papatyanın özünün ailesine bağlı olması onun bulunduğu topraktan kaynaklı olması gerektiğini anladım. Böyle anlamam dolayısıyla da bu görüşünüze papatyanın özünün onun varlığıyla birlikte mevcudiyetine eklendiği görüşümü ileri sürerek katılmamaktayım. Doğası gereği papatyalar her ne kadar da bir arada bulunmuş olsalar bile her papatyanın birbirinden bağımsız bir şekilde bir öze sahip olduğunu düşünmekte, bu öze sahip olmaları için diğer papatyalara ihtiyaç duymadıklarını da eklemek isterim. Misalen bizler insan olarak her birimiz farklı özlere sahip iken bu öze sahip olmamız ailemizden kaynaklı değildir. Ancak sizin bahsettiğiniz o cümlede gelenek ve göreneklerinden kopan papatyanın yolunu kaybedeceği anlamı çıkarmaktayım. Bu da bir sonraki cümlede dile getirdiğiniz ifade ile farklı konuları işlemektedir. Umarım faydalı bir eleştiri olmuştur. Saygılarımı sunarım. Kaleminize sağlık…

    • Mükremin Bey öncelikle çok teşekkür ediyorum yapıcı eleştirileriniz için…
      Sizin dediğiniz yeri atlamışım, hiç farkında değilim, değer verip söylemeniz beni çok mutlu etti.
      Kesinlikle çok haklısınız söyleminizde.
      Her papatya birbirinden farklıdır, özeldir ve birbirinden ayrı “öz”lere sahiptir.
      Şimdi düzenliyorum yazımı 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sana da Oluyor Mu ?

Bilsen