Hak Yol İslam Yazacağız
Tarihler 28 Şubat’ı gösteriyordu. 20. yüzyılın son demlerini yaşarken sözde özgürlük naraları atan kesim göz dikmişti bacımın örtüsüne.
Edep ya hu! Hamile bir kadına joplarla vurulmasından tutun da yaka paça dersten, alın teriyle kazandıkları okullardan atılan insanlara kadar hadsizlik hat safhadaydı.
“Şu kadına haddini bildiriniz!” diyerek Merve Kavakçı’yı meclisten atanlar had kelimesinin manasına ermiş miydi acaba?
Allah şüphesiz nurunu tamamlayacaktı ve her zorlukla beraber iki kolaylık vardı elbet. Ve bugün biz namusumuz olan başörtüsü ile her yerdeyiz. Kısık sesler değiliz artık, gür sesimizle, hak yolda bize verilen cesaretimizle mazlumun yanında zalimin karşısındayız.
Yapılan darbe sadece muhafazakar kesime hitap etmiyordu. Şüphesiz bu tüm ülkeye yapılan bir darbeydi. Belki de bir uyarı niteliğindeydi. Herkesin hayatına karışma niteliğine sahibiz demeye çalışıyorlardı. Başörtüsü bir simgeydi aslında, bu insanoğluna yapılan ve insanoğlunun verdiği bir savaştı. “Hakikate esaret olmuş hürriyetin” savaşıydı.
Bu yaşadığımız çoşkulu aşkımızın savaşıydı. Bu Bedir idi belki de. Mekke’nin, Kudüs’ün, İstanbul’un fethiydi. Zafer bizimdi, her zaman da bizim olacak.
Safımız belli, tarafımız belli.
Yolumuz belli, yoldaşlarımız belli.
Hedefimiz belli, isteğimiz belli.
“Hak yol İslam yazacağız.”
Eserde kullanılan fotoğraf
Fotoğraf: Akif Cansu
YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz: Edebi Alem
Unutmayacağız unutturmayacağız. Çok teşekkür ederim çok güzel dile getirmişsiniz.