in ,

Haziran Ayında Dünya Sahnesine Veda Eden Edebiyatçılar

“Uy anam anam haziranda ölmek zor!”

Haziran Ayında Dünya Sahnesine Veda Eden Edebiyatçılar

“Orhan Kemal, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim, Cahit Zarifoğlu, Cemil Meriç, Peyami Safa, Hasan İzzettin Dinamo ve Ahmet Muhip Dıranas.”

Baharın canlılığı Haziran ayı ile kendini gösterirken, aramızdan ayrılan 9 edebiyatçımızın hüznü de bu ay ile kendini hatırlanır kılar. Baharın canlılığı, bir nevi hüznün acısıyla bütünleşir. O halde bizde edebiyatçılarımızdan yadigâr kalan sözleri, kısa kesitlerle analım ve hüznün acısını, sözlerin tatlılığına bırakalım. Başlangıç kısmını, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 1977 yılında yayınlanan şiir kitabında kaleme aldığı “Haziranda Ölmek Zor” şiirini ithaf ettiği Orhan Kemal ve Nazım Hikmet ile yapalım.

Haziran Ayında Dünya Sahnesine Veda Eden Edebiyatçılar
Haziran Ayında Dünya Sahnesine Veda Eden Edebiyatçılar

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dediği gibi;

“sokaktayım

gece leylak

ve tomurcuk kokuyor

yaralı bir şair olmuş yüreğim

uy anam anam haziranda ölmek zor!”

Gerçekten haziranda ölmek zor diyerek işinin ehli olan edebiyatçılarımızı, sözleriyle beraber yad ediyoruz ve yukarı kısımda belirttiğim üzere Orhan Kemal ile başlıyoruz:

1) Orhan Kemal – 2 Haziran 1970 

“Bence asıl ölmek, istenilmeyen bir dünyada yaşamaktır. Her yirmi dört saatte bir yirmi dört kere ölerek.”

“Gurbete düştün mü, sılayı yüreğinden atacaksın derdi, derdi ya, kendi atabildi mi? Ne mümkün? Adamın vatanı derdi, vatan başka derdi…”

 “Güçlü bir hafıza ağır bir cezadır. Ve işin kötüsü iyi anları nadiren, kötü anları sıklıkla hatırlatır.”

Haziran Ayında Dünya Sahnesine Veda Eden Edebiyatçılar

2) Nazım Hikmet – 3 Haziran 1963

 “İnsan, denizin olmadığı yerde umut adına martı olmalı.”

“Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.”

“Özlemin azı çoğu olmaz ağırdır işte.”

 “Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.”

3) Ahmed Arif – 2 Haziran 1991

“Giden gitmiş, hüznü ayaklandırmak boşuna…”

“Canım benim, bilir misin? “Canım” dediğimde içimden canımın çıkıp sana doğru koştuğunu duyarım hep.”

“Dayan kitap ile dayan iş ile. Tırnak ile diş ile umut ile sevda ile düş ile dayan rüsva etme beni.”

“Öyle yıkma kendini, öyle mahzun, öyle garip. Nerede olursan ol, içerde, dışarda, derste, sırada, yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın, fırsatçının, fesatçının, hayının.”

4) Ahmet Haşim – 4 Haziran 1933

“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak.”

“Gök yeşil yer sarı mercân dallar dalmış üstündeki kuşlar yâda bize bir zevk-i tahattur kaldı bu sönen gölgelenen dünyâda!”

“Gerçi hayat, kitaba sığmayacak kadar geniştir fakat tekrarlarla doludur.”

“Gece korku vaktidir. Göz artık vazifesini yapamadığı için yanlış şeyler görmeye başlar. Her gölge oyunu her ot titreyişi her yaprak kımıldayışı bir düşman yaklaşması hissini verir.”

5) Cahit Zarifoğlu – 7 Haziran 1987

 “Umudumuz, acımızdan daha büyük olmalı.”

“Neden diye sormayın hemen… Onu ben kendi kendime de açıklayabilmiş değilim henüz.”

“Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak.”

“Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.”

“Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?

Dedim ki; şair aşka boyun eğer zulme değil!”

Haziran Ayında Dünya Sahnesine Veda Eden Edebiyatçılar

6) Cemil Meriç – 13 Haziran 1987

“Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.”

“Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.”

“Biterek ölmek güzel şey, başlamadan ölmek korkunç.”

 “Değişiklik olmayan yerde, hayat yoktur. Keşke düşünceler de insanlar kadar çoğalabilse.”

7) Peyami Safa – 15 Haziran 1961

 “Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman, insanları değil armutları olgunlaştırır.”

“Başarmak için, korku da, ümit de şarttır. İnsana fakirliğin ve hastalığın öğrettiklerini hiçbir okul ve kitap veremez.”

“Mutlu ol, çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor.”

“İnsan, dünyanın en geç olgunlaşan meyvesidir.”

8) Hasan İzzettin Dinamo – 20 Haziran 1989

“Biz zorluklarla boğuşmasını öğrenmişiz. İnsanı adam eden zorluklardır. Bu zorluklar bize başkasına, kendimizden daha aşağılara acımasını da öğretti.”

“Hey gidi zalum felek, dedi, kimine kavun yedirur kimine kelek.”

9) Ahmet Muhip Dıranas – 27 Haziran 1980

 “Şüphe, çilelerimizin en büyüğüdür.”

“Bekleyeceğim elbette gelişini; Yaşamak başka nedir?”

“Gеldim iştе mеvsim gibi kаpınа

Gözlеrimdе bulut, sаçlаrımdа çiğ.”

“Ruhum gemiler uğramaz bir liman.”

Yelda Şahanoğlu

Eseri Beğendiniz mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Cahit Zarifoğlu Kimdir?

Cemil Meriç Kimdir?