in

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Şiir, bir şairin gözlemlerinin ve yaşantısındaki deneyimlerinin kağıda bıraktığı bir izdüşümüdür. Şair bu izdüşümlere şekil veren en marifetli kalemdir. Düşüncelerin kalem marifetiyle kağıda düşen yansımalarının temsilcisi olan şair, gerek aynı dönemde yaşadığı bireylere gerekse de kendisinden sonra gelecek olan kuşaklara ışık tutmaktadır. Öyle ki karanlığın içerisine gömülmüş olan bireylerin böylesine bir ışık huzmesine de ihtiyacı bulunmaktadır. Karanlığın ortasında yoluna bulamayanlara, karanlığı nasıl aydınlıklara çıkartacağına ilişkin bilgisi olamayanlara, bir ışık, bir rehber olan ve her dönem adından bahsettirebilen üstat Necip Fazıl Kısakürek’ten bahsedeceğiz bugün. Necip Fazıl Kısakürek 26 Mayıs 1904’te İstanbul Çemberlitaş’taki görkemli bir konakta dünyaya gelmiştir. Kahramanmaraş’lı bir ailenin çocuğu olan Necip Fazıl Kısakürek, okumaya ilişkin bilgisini henüz üç dört yaşlarındayken büyük babasından öğrenip; okumaya ilişkin tutkusunu ise büyükannesi Zafer Hanım sayesinde geliştirmiştir. Hal böyle olunca da yüzbinlerce okurun gönlünde taht kuran üstat şairin, kitaplar ile kaç yaşlarında tanıştığı dikkatlerden kaçmamalıdır. Öğrenim hayatında, türlü sebeplerden dolayı birden fazla okul değişten Necip Fazıl Kısakürek, gittiği okullardan olan Rehber-i İttihat Mektebi’nde, edebiyatımızın çok değerli kalemlerinden biri olan Peyami Safa ile tanışmıştır.

Tarihin edebiyat kokan yıllarında, Peyami Safa gibi başarılı bir kalemle tanışan Necip Fazıl Kısakürek, Bahriye Mektebi’nde öğrenim gördüğü yıllarda ise yine edebiyatımızın çok değerli kalemlerinden biri olan ve aynı zamanda Necip Fazıl’ın tarih öğretmeni olan Yahya Kemal Beyatlı ile tanışmıştır. Günümüzde şiir denilince akla gelen ilk isimlerden olan Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet Ran’ın da tanışıklığı Bahriye Mektebi’nde öğrenim gördükleri süreçte gerçekleşmiştir. Fikir dünyaları birbirinin zıttı olan iki değerli şairin, şiirlerine bıraktıkları izdüşümlerini keyifle okuyan okurlar olarak, şöyle bir tahlil yapacak olursak; Yaşadıkları dönemin havasından mıdır bilinmez, bu iki değerli kalemin de şiirlere bıraktıkları izdüşümleri bir sonraki gelecek kuşaklara aktarılabilmiş hatta belki de uzunca yıllar aktarılmaya devam edecektir. Fakat, bilinen o ki bu iki kıymetli şairin benimsedikleri hayat anlayışları birbirinin zıttıdır. Bu durumda ise bir kez daha şunu görmekteyiz ki; aynı dönemde yaşayan şairler, aynı dili kullanmak suretiyle farklı konuları topluma kazandırmayı başarabilmişlerdir. Zira, aksi düşünülecek olsa, bir şiirde hissedilen duygu ve alınan öğreti her okur için farklı olmazdı değil mi?

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?
Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Zaman geçmiş ve bu zamanın her yıl üstüne bir eklemesi suretiyle Necip Fazıl 17 yaşına gelmişti. Öğrenim süreci ise Darülfünun’da devam etmişti. Darülfünun’da eğitim aldığı dönemlerde ise edebiyat aleminin pek değerli kalemlerinden Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmet Kutsu Tecel ile tanışmıştı. Hatta öyle ki Ziya Gökalp tarafından kurulan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve arkadaşları tarafından çıkarılan Yeni Mecmua dergisinde üstat Necip Fazıl’ın şiirleri yayımlanmaya başlamıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra henüz yirmi yaşındayken Maarif Vekaleti’nin açtığı sınavda başarı sağlayan Necip Fazıl, üniversitedeki eğitimini resmen tamamlamış sayılarak Paris’e gönderilen öğrenciler arasında yer almıştı. Devletin vermiş olduğu bursla, Sorbonne Koleji felsefe bölümüne gitmiş. Bu okulda sezgici ve mistik filozof Henri Bergson ile tanışmıştır. Buradaki hayatını “bohem bir hayat” olarak adlandıran Necip Fazıl, bu dönemde kumar oynamaya başlamıştı. Kumara olan ilgisinden dolayı okula gidemeyen Necip Fazıl’ın bursu kesilmiş ve şair yurda dönmek zorunda kalmıştı. Paris’te yaşadığı dönemi, kaleme aldığı “O ve Ben” isimli eserinde anlatmıştır. Dünya sahnesinin 20.yüzyılına tekabül eden dönemlerde, bir Türk genci, tam otuz yaşına kadar tasavvuftan uzak bir hayatı benimsemiş ancak birçok değerli hocalar ile yaptığı görüşmelerin nihayetinde tasavvufa yönelik bir adım atmıştır. İşte bu dönemi de; “Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” Mısralarıyla dile getirmiş üstat Necip Fazıl Kısakürek. Böylesine birbirine zıt hayat anlayışlarını bir yaşama sığdırmış olan bir şairden bahsediyoruz. Öylesine bir şair ki yaşadığı döneme ayna tutmakla kalmamış, o dönemin en büyük temsilcilerinden biri olmasının yanısıra kendi adını gelecek kuşaklara da başarıyla aktarabilmeyi başarabilmiştir. Bu aktarım elbette ki kolay gerçekleşmemiş ve Necip Fazıl Kısakürek gibi diğer tüm şairler de birbirinden farklı zorluklara göğüs germişlerdir.

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

İşte bu noktada Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı dergilerde benimsediği İslamcı ve Türkçü anlayıştan dolayı birçok kez cezaevine girdiği ve sonrasında haksız yere yargılandığının ispat edilmesi suretiyle beraat ettiği anlaşılmıştır. Türk edebiyatı ve tasavvuf dünyasının önemli isimlerinden biri olan Necip Fazıl, hayatı boyunca özgür ve özgün olmanın savaşını vermiştir. Vermiş olduğu bu savaşın somut örneği ise Büyük Doğu dergisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat bu derginin oluşumuna her ne kadar somut olarak bir örnek teşkil ettiğini söylesek de soyutta Necip Fazıl Kısakürek’in iç dünyasını çok etkilemiştir. En nihayetinde dünya denilen bu sahnede fikir ve edebiyat dünyasının pek kıymetli kalemlerinden biri olan Necip Fazıl’da yerini almış ve kendisine ayrılan sürenin nihayetinde bu sahneyi terk etmiştir. Bir gün mutlak surette hepimizin terk edeceği bu sahnede, üstat Necip Fazıl gibi ilham olabilen insanlardan olabilmek dileğiyle, Edebiyatla kalın…

Zeynep Aslan

(Edebi Alem Dergisi 1. Sayı, sayfa 27-28)

YouTube: Edebi Alem

Eseri Beğendiniz mi?

2 Yorum

Yorum Gönder
  1. Merhaba:

    Yazı gayet iyi, elinize sağlık. Ancak aklıma takılan bir kaç soru var. Dersim olayları, atıflı paşa gibi olaylara baktığım zaman necip fazıl’ın bazı konularda ciddi yalanlar attığını görüyorum. Özellikle çıkardığı din kıtabında atatürk ve onun silah arkadaşlarına karşı cephe aldığı görülüyor. Siz burada “sonrasında haksız yere yargılandığının ispat edilmesi suretiyle beraat ettiği anlaşılmıştır. ” şeklinde yazmışsınız, ancak diğer tarafa bakıyorum orada da necip fazıl atatürk yaşadığı zaman iyi şeyler söylemiş onun hakkında, öldüğü zaman ise pek iyi şeyler söylememiş. Dersim olayların da 50 bin kişinin katledildiğini söyler necip fazıl, ancak o dönemden kalmış kurmay belgelerinde köyün nüfusunun 10bin bile olmadığı yazar ve birçok tarihçi de bu sayı aynıdır.
    Necip fazıl iyi mi kötü mü şimdi anlamadım 🙂 Ve daha birçok şey var.
    son yazdığınız “üstat Necip Fazıl gibi ilham olabilen insanlardan olabilmek dileğiyle” cümlesinden dolayı bunu yazdım.

    Tekrardan emeğinize sağlık

  2. Saygıdeğer Faik Bey;
    Başta yorum yaptığınız için çok teşekkür ederim. Yazdığım yazıyı okuyup farklı pencereler açtığın için ayrıca mutlu olduğumu belirtmek isterim. Şimdi bende size farklı bir kaç bakışla farklı pencereler açmak isterim. Başta Dersim olaylarında yapılan son rakamlarda en fazla 13000 olduğunu söylenmektedir. Necip Fazıl neden 50000 diyip mübalağa yaptığını bilemiyorum doğal olarak ama zaten kendisi de kendi hayat tarzı için bohemlerle dolu bir hayatı olduğunu dile getirmiştir. Diğer bir pencereden baktığımızda ise Dersim olayını ele aldığımızda verilen kararın doğruluğu yanlışlığı hakkında hala eleştiriler mevcuttur. “ İlham olabilen insanlardan olabilmek” cümlesinin penceresinden baktığımızda düşünün bir genç okumaktan yazmaktan araştırmaktan vazgeçmemiş bu ruhunu cidden örnek almamız gerektiğini düşünüyorum. İnsanlığını bir kenara bırakıp mücadele ruhunu örnek alalım. Kendisine mantıklı gelen fikirlerini durmadan yazmasını ilham alalım. Herkesin bir fikri var kimine göre doğru kimine göre yanlış ama yine de kendi fikrini yazması örnek teşkil ediyor diye düşünüyorum. Bizlerde kendi fikirlerimizi yazalım durmadan….
    Edebiyatla kalın….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kafatasının Şarkısı Eşliğinde Yaratılış

Sonsuzluk