in ,

Sonsuzluk

Hayat kısa kuşlar uçuyor

Sonsuzluk

 Zaman sizce nedir?

 Zaman var mıdır? 

Zamansız kalmak ne demektir? Hiç düşündünüz mü? 

Peki ya sonsuzluk… Kimilerine göre uçsuz bucaksız, kimisine göre göz açıp kapattığı gibi bitip giden değil midir ?

Peki ya beklemek… İnsan sevdiği şeyleri yapabilmek için hep beklemek, sabretmek zorunda neden kalmıştır?… Ve beklerken neden bir dakika bile yıllar gibi gelir insana? 

Biz neden böyle hissediyoruz?

Saati kontrol eden bunu zevk alma meselesi için yapıyor olabilir mi? Bana olabilir gibi geliyor.

Sonsuzluk

Bir film izlemiştim, adı Büyük Balık’tı. Sahne, sirkte geçiyordu. Bir adam, bir kız görüyor ve o an,  zaman duruyor, kızla göz göze geldiklerinde ise öyle hızlı ilerliyor ki saat… Adam kızın sadece adını öğrenebilmek için kızı tanıyan sirk sahibinin yanında hiç para almadan üç yıl çalışıyor ve onun için bu üç yıl sürgündeymiş gibi geçiyor. Bazen beş saniyelik anlar için yıllarımızı feda edebiliyoruz. Duygularımız olmasa saat dakikada kaç kez ilerler? Çoğu zaman saatimizi kötü kullanmamıza neden olur duygular.

Duygularınızı susturun demiyorum hayır hayır bundan bahsetmiyorum ama bizi  yönetmesine izin vermek, ne derece doğru?  Gerçi insanlar neyi doğru yapar ki?…

***

Yaşam akıyor, zaman akıyor, sular damlıyor, sonra denizlere , okyanuslara  dönüşüyor. Zaman içinde bizi biriktiriyor. Biz neyiz ki zamanın içinde… 

Zamanı bile kontrol edemeyen koskaca evrende, minicik bedenlerimiz kocaman egolarımızın altında ezilip gidiyor, hepimiz farkında olmadan biraz yok oluyoruz. 

***

Sizce kaç tane yüzümüz var? Hangisi biziz ve biz, bizden ne istiyoruz? 

Zaman akmaya devam ediyor, bozuk tik tak saatte bile… 

Evet hissediyorum… Duyuyorum. Kulağımda yankılanıyor. Boğuluyorum… Bozuk tik tak saat kulağımda haykırıyor . 

Zaman akmaya devam ediyor ve biz duramıyoruz. Peşimizde deli gibi koşan bir yelkovan arada bizi yakalıyor fakat biz yine …

Zaman akmaya devam ediyor bozuk tik tak saatte bile. Su damlalarının sesini duyuyorum.

Soluk soluğa yürüyorum, etrafıma bakıyorum. İnsanlar mutsuz. İnsanlar ağlarken kahkahalara boğuluyor. İnsanlar huzursuz ve mutsuz …

 

Sonsuzluk

Sürekli takip eden bir yelkovan yaşama nedenimiz belki de bu. Peki o peşimizde olmasa neyden kaçardık? Hayatımız bir çubuğa neden bu  kadar bağlı! Duygularımızın, egomuzun altında eziliyor anı yaşayamadan saatimizi doldurup bir kuş olup gidiyoruz.

Oysa gerçekten ne güzel söylenmiştir ; “Hayat kısa kuşlar uçuyor” diye. Kuşlarımız uçmadan, kanatlarımız kırılmadan hayatın özünü anlama vakti gelmedi mi  artık! Belki de fazla düşünmekten yaşamaya fırsat bulamıyoruzdur. 

Belki sadece yemek yemek, uyumak, ölmek olmalıydı  yaşam. Belki de düşünmeden yok olmak …Bilemiyorum. Tek bildiğim zaman akıp gidiyor, bozuk tik tak saatte bile…

İnsan fazla düşünüyor. Özellikle kadınlar…

Yaşama farklı anlam yüklüyorlar. Erkekler zaten hayvan içgüdülerinden hâlâ kurtulamamış durumda. 

Belki de erkek gibi yaşamalı. Kadınlar her şeyi mükemmelleştirmek uğruna tüm hayatını harcayıp heba ediyorlar ve çoğu zaman erkekleri mutlu etmek için kendilerinden vazgeçiyorlar. Sırf onların bir çift penceresinde güzel görünmek için silikondan kadınlara dönüşüyorlar. 

Maalesef bu yüzden yüzlerinde hep sahte tebessümler var. Bu gülüşler beni ürkütüyor. Her şey sahteleşiyor… 

Yaşamın özü artık bizimle değil.  Hayat bir yerlerde akmaya devam ediyor. Kısa değil mi hayat ve kuşlar hala ısrarla uçuyor.

Erkekler düşünemiyor ya da düşünme gereksinimi duymuyor. Düşünmeyen varlık nedir ki?

Belki de düşünerek var olacağımızı sanıp  çok düşünmekten yok oluyoruz ve sonra ne mi oluyor, sonsuz döngüde kaybolup, yok olup, göçüp gidiyoruz.  

Ben artık hiçbir şey bilmiyorum. Tek bildiğim zaman akıp gidiyor, bozuk tik tak saatte bile…   

   

Selen ERDEN

Editör: Derya YEŞİL

Linktr.ee: Edebi Alem

Eseri Beğendiniz mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Edebi Alem Dergisi 2. Sayı