in ,

Erken Uyanış

Erken Uyanış

Hayat bir şekilde devam ediyor. Bazen tatlı bazen acı anlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bize bu duyguları yaşatan hayatın hızlı bir şekilde geçip gittiğini fark etmiyoruz. Her tatlı anın geçtiği gibi acı anlarımızın geçeceğini düşünmüyoruz bile. Sanki sonsuza kadar yaşayacağımız bu hayatı bu ömrü düşündüğümüz gibi. Yani sanki hiç bitmeyecek gibi… 

Erken Uyanış

 Yine bu duyguların içinde olduğunuz bir anı düşünün. Gözleriniz kapalı sanki uykudaymış gibi. Sadece o andasınız ve başka bir şey düşünmüyorsunuz. Aynı uykuda olduğunuz gibi. Ve bir ses işitiyorsunuz, o andan mecburen uykudan çıkacağınız bir ses. En yakınınızdan gelen bir sela… Bu duygularının, anlarının hayatının bittiğine şahitlik eder gibi. Ve tüm yaşadıklarınızı bir yere bırakıp uyanmak zorunda kalıyorsunuz. Ölüme ve belki de gerçek hayatın varlığına doğru bir uyanış. Aynı ölmeden önce ölümü tatmış gibi. Bir anda dünya hayatının ne kadar değersiz olduğunu size hatırlatan bir ses gibi. Bir anda gelen bu dünyaya ait olamam hissi. Daha sonra gelen, “o zaman ben bu hayatta ne yapıyorum, ne için yaşıyorum?” diye gelen bir soru.  

  Bu sorular sizi bir an olsun her geçirdiğiniz mutlu veya sıkıntılı anların geçici olduğuna bir kanıt niteliği taşır. Uyanmak belki de hiç bu kadar zor olmamıştı. Ama madem uyandım , madem ölmeden önce ölümü tattım. Ben niye gerçek hayat için çalışmıyorum . Neden hala kaderi geçicilik olduğu dünyaya bu kadar değer veriyorum. Dünyada yaşadığımız, mutluluktan zamanı durdurmak istediğimiz anlar bile geçiciyken hala sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi his nereden geliyor? Belki de fıtrat buna uygundur. Ama biz bu sonsuzluğu bu dünyada zannediyoruz. O yüzden en iyisi uyanmadan önce uyanmak, ölmeden önce ölmek. Daima uyanmış bir şekilde yaşamak duasıyla… 

 

Beyzanur Güler

 

Eseri Beğendiniz mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Neolitik Kent Çatalhöyük

Fuzuli Anadolu’ya Neden Gelmedi?