in ,

Neolitik Kent Çatalhöyük

Tarihin derinliklerinde kaybolmaya hazır mısın?

Neolitik Kent Çatalhöyük

Kıymetli okur, tarihin derinliklerinde kaybolmaya hazır mısın?

Konya şehir merkezine 39 kilometre uzaklıkta bir yerleşim yeri, medeniyetin tarihi, kendisini ziyaret edecek insanları bekliyor. Bu yerleşim yerine yapılacak olan ziyaret, yalnızca iki ya da üç saatinizi ayıracağınız bir kültürel etkinlik olarak kalmayacak. Sizleri zamanda 9400 yıl geçmişe götüren bir atmosfere adım atacaksınız. Çatalhöyük yerleşim yerini ziyaretinizden önce, tarihi hakkında temel bilgileri öğrenmeniz faydalı olacaktır. Hem böylece geçmişten günümüze insanların yaşayış tarzlarını, yaşamak için kendilerine belirledikleri amaçları ve yaşayabilmek adına kullandıkları araçları çok daha iyi tahlil edebilirsiniz. 

O zaman sizi Çatalhöyük’ün tarihiyle baş başa bırakıyorum. 

Neolitik Kent Çatalhöyük

Dünyanın en eski yerleşim yeri olarak adlandırılan Çatalhöyük 9400 yıllık tarihi ile en eski yerleşim yeri unvanını almıştır. 2012 yılında UNESCO’ya dâhil edilmesine rağmen geçen aralıklarda güvenliği ve donanımı üzerinde titiz çalışılmadığını fark ettim. Santraller yeni yapılıyor,  turizme kazandırmak açısından gelişme yolunda çalışmalar başlatılmış. Girişte iki tarafı tel örgülerle devam eden patika bir yol karşınıza çıkacak. O atmosfere dâhil olduğunuzda zaten kendinizi tepelerden birinin yanında bulacaksınız. 3 büyük höyük, (yıkıntıların üst üste birikmesi ile oluşmuş tepe) Bu tepelerden sadece ilkine giriş yapabildiğimi söylediler. Kalaslarla çevrili bu alana adım atınca hemen gözümün önüne Göbeklitepe geldi. En büyük ortak noktaları tarihin en eski yapıtlarından birisi olmalarıdır. Her ikisine de bakıldığında insanlık tarihinin kademe kademe yaşayış biçimlerini görüyoruz.

 

Yapılan tüm kazı çalışmaları uzun yıllar sürmektedir. Yavaş ilerlemelerinin sebebi ise gömülü olan varlığa zarar vermemektir.  Bu yüzden gözümüze çarpan en ufak bir alan için bile ne kadar zaman harcadıklarını tahmin etmek zor olmayacaktır. Birbirine bitişik odalar şeklinde 25 santimetre boyuna uzunluklarda küçük lobiler görünüyor, ne kapılarına ne de pencerelerine rastlamak mümkün. Rehberin anlatışına kulak veriyorum. Söylediğine göre bu insanlar o dönemlerde yırtıcı hayvanlardan korkuyordu. Bu yüzden zarar görmemek için böyle bir yola başvurmuşlar. Birbirlerine ulaşmak için yukarıdan diğer odaya geçiş yapıyorlarmış. Geçen zamandan bu tarafa farelerin açtığı küçük deliklerin dışında yerde açılan büyük delikler var. Bunların bir kısmı kaybettikleri yakınlarını gömmek için kullanılırken, diğer kısmı ise ısınmak için kullandıkları sobanın gazını yere bırakmak adına açılmıştır. Şöyle bir detay vermek istiyorum: ortalama 40-45 yaşlarında vefat eden bu insanların en büyük sorunu soba gazlarının yer altından odalarına dağılması ve zamanla karbon monoksit zehirlenmesine yol açmasıdır. Ayrıca sağlık açısından yaşadıkları en büyük problemlerden biri ise diş çürümesidir. Buna sebep ise sürekli tahıl tüketiyor olmalarıdır.

Neolitik Kent Çatalhöyük

Dini İnançları

Dini inançlarına bakacak olursak hemen girişte sol tarafta bir çömleğin içerisinde beliren heykel var. Buna Kibele yani bereket tanrıçası deniyor. Kibele kilolu bir kadındır. Aslan başlı bir koltukta otururken yapılan figürü günümüze kadar ulaşmıştır. Aynı zamanda duvarlarda ve diğer bölmelerde boğa başı figürünü görürsünüz. Bu o dönemdeki insanlar için yine büyük önem arz ediyor. Boğa onlar için güç anlamına geliyor. Aynı zamanda ibadet edilen bir varlık olarak kullanılıyormuş.

Tarihin her döneminde olduğu gibi yemek ve barınma ihtiyaçlarını hayvanlar üzerinden sağlıyorlardı Atıklar için ise her odanın köşesine açtıkları çukurları kullanıyorlardı. Yine burada da hastalıklarla mücadele ettiklerini söyleyebiliriz.

Diğer iki höyük o hizada 20-25 metre aralıklarla karşımıza çıkıyor. En büyük olan höyük ve diğerinde halen kazı çalışmaları yapıldığı için arkeologlar tarafından giriş yapmamıza müsaade edilmedi. Geldiğimiz yoldan güneybatı yönüne doğru ilerliyoruz, karşımıza çıkan alışveriş stantları çok renkli görünüyor. El yapımı sanatlar, işçiliği kendine ait çini ve seramik işlemeler ve çok daha fazlası sizi kendine hayran bırakırcasına uğurluyor. Ayrılmadan önce kavun dondurması ve tandır ekmeği yemenizi tavsiye ediyorum. Şimdi tekrardan yolumuza devam ederek, tarihi yolculuğu burada sonlandırıyorum.

 

Aliye Nur Akarsel

Eseri Beğendiniz mi?

Bir Yorum

Yorum Gönder

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yarım Kalan Simit

Erken Uyanış