in ,

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Galileo Galilei

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Ortaçağın en büyük gök bilimcisi, fizikçi, matematikçi ve filozofu sayılan Galileo Galilei hem uzun zamandır Avrupa’ya hakim olan Aristoteles’in “evrenin merkezi dünyadır” anlayışından hem de Kutsal Kitap’tan şüphe duymuş ve Orta Çağ’daki bilim anlayışında devrim yaratmıştır.

Yaşamı ve Çalışmaları

Galileo İtalya’nın Pisa kentinde 1564’te dünyaya gelmiştir. İlk önce tıp eğitimine başlamış fakat sonra matematik ve felsefeye ilgi duymuştur. 25 yaşında matematik profesörü olan Galileo, hareket hakkında kendi başına deneyler yapmaya başlamıştır. 1609’da yapılmış basit bir teleskoptan ilham alarak daha donanımlı teleskoplar geliştirmiş ve uzay hakkında daha önce hiç yapılamamış gözlemler yapmıştır.

Galileo, kendisinden önce Copernicus’un öne sürdüğü “güneş merkezli evren” kuramını benimsemiş ve bu nedenle Vatikan Kilisesi tarafından iki defa yargılanmıştır. Kilise dünya merkezli bir evren anlayışını savunuyordu ve Copernicus teorisini dine aykırı buluyordu. Bu nedenle Galileo’da dine karşı geldiği gerekçesiyle kilisenin hedefi olmuştur. 1614’te yapılan ilk mahkemesinde fikirlerini yayması ve öğretmesi yasaklanmıştır. 1632’de, yazdığı bir kitap nedeniyle yargılanmış ve sonucunda ömür boyu ev hapsine mahkum edilmiştir. Bu yargılamalar nedeniyle Galileo tarihte bilim ve din çatışmasının bir sembolü olarak görülmüştür.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Galileo’nun iddiasının doğruluğuna ilişkin özür, geç de olsa, tam 359 yıl sonra dile getirilmiştir. 1992’de Vatikan, “evrenin merkezi dünyadır” savını geri çekip, Toscanali inatçı bilim adamının haklılığını kabul ediyordu. Papa II. Jean Paul, yaptığı açıklamayla kilisenin o dönemin koşullarına uygun olarak çıkarlarını savunmak adına yanlış bir karar aldığını ifade etmiştir. Böylece Papa, Kutsal Roma Katolik Kilisesi ile fizikçi Galileo Galilei arasında yaşanan, bilim tarihinin en uzun süren kan davasını da noktalamış oldu. Birçok kişi için Vatikan’la Galileo arasında yaşanan çekişme, bilimin dinsel dogma karşısındaki zaferinin bir simgesi. Galileo’nun asıl “suçu” dinsel değerlere aykırı düşen görüşlere ya da dini inkâra değil, daha sıradan bir nedene dayanıyordu. O, Aristoteles’in eski öğretilerini çürütmüş, dolayısıyla antik Yunan filozoflarının “kuşku duyulmaması gereken” iddialarına dayanan ünlü akademisyenlerin kovanına çomak sokmuştu.

Galileo’nun en çok endişe uyandıran buluşu Venüs’tü. Galileo, Venüs’ün de Dünya’nın hareketlerine benzer evreler geçirdiğini gördü. Aristoteles’e göre Dünya, evrenin merkeziydi ve diğer gezegenler onun yörüngesinde yer alıyordu dolayısıyla, Venüs’ün tam bir daire çizmesi gerekliydi, yarım daire değil. Ancak, teleskop bunu göstermiyordu. Galileo, Dünya’nın evrenin merkezi olmadığına ilişkin çok somut bir kanıt elde etmişti.

Buluşlarını 1610 yılında yayımladığı Yıldızların Habercisi (Sidereus Nuncius) başlıklı kitabında açıklayınca, büyük bir yankı uyandırdı ve uluslararası alanda ün kazandı. Bu kitapla Vatikan’ın dikkatini de üzerine çekmişti. Aslında önceleri her şey iyi gidiyordu. Papanın gökbilimcilerine teleskobuyla bir sunum yapması için davet edilmişti, bunun yanı sıra iddialarını sevinçle karşılamışlardı. Fakat Galileo, iki konuda Vatikan’ı karşısına aldı. Biri, keşiflerinden de aldığı cesaretle, Güneş Sistemi’nin merkezinin Güneş olduğunu kendisinden 70 yıl önce ileri süren Copernicus’u (Kopernik) desteklemesi, ikinci olarak da, teleskopuyla gökyüzüne bakmak istemeyen Aristotelesçilerle yine dalga geçmesiydi.

Ünleri ve meslekleri tehdit altına girmeye başlayan diğer bilim adamları İncil’e sarıldılar. Yehova’nın Eski Ahit’inde aradıklarını buldular: Bir öyküde, Güneş’in hareketsiz durduğunun “varsayıldığı” belirtiliyordu. Bu da güneşin hareket ettiği şeklinde yorumlanmalıydı.

Galileo’nun düşmanları, Kopernik ve onun görüşlerini benimseyenlerin Kutsal Kitap’ın doğruluğunu karalamaya ve yalanlamaya çalıştıklarını ilan ettiler. Bu nedenle de dini inkâr suçunu işlediklerini öne sürdüler. Vatikan’ın şüpheli inkârcıları araştıran görevlileri konuya el koymakta geç kalmadılar. Galileo için bundan sonraki durak artık belli olmuştu: Engizisyon mahkemeleri…

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Suçlama

5 Mart 1616’da, Yüksek Din Kurulu bir emirname yayımladı. Engizisyon kurumunun yüksek mahkemesi sayılan bu kurul, emirnamesiyle, Kopernik’in bütün kitaplarını yasaklıyordu. Ondan birkaç gün sonra da, kardinal Bellarmino (ki Galileo’nun dostuydu), Galileo’yu sarayına çağırarak, papa ile Yüksek Kurul’un ortak emrini bildirdi. Kendisinden Kopernik’in görüşlerine katılmaktan vazgeçmesini ve güneşin uzayda sabit durduğu, dünyanın hareket ettiği görüşünden hiç bahsetmemesini istedi. Aksi halde hapsedilebileceği uyarısında bulundu. Galileo boyun eğer gibi göründü. Çünkü bunun bir oyun olduğunu, karşı gelecek olursa Bellarmino’nun bunu “suçu açıkça kabul etmek” sayacağını ve engizisyon mahkemesinde aleyhinde kanıt olarak kullanacağını anlamıştı. Galileo bu seferlik ucuz atlatmıştı. Bu aşamada yargılama söz konusu olmasa bile buna Galileo’nun birinci davası diyoruz.

Aydın bir din adamı olan papa VIII. Urbano’nun Vatikan’ın başına geçmesiyle Galileo biraz olsun rahatladı. 1624 yılında, Güneş Sistemi’yle ilgili teorileri tartışacağı yeni bir kitap yazmaya başladı. Ancak bir şart koşulmuştu: Kitapta hiçbir teorinin tam olarak doğru olduğunun bilinemeyeceği, bunu sadece Tanrı’nın bilebileceği vurgulanmalıydı. Papa, Galileo’yu en az 6 kez huzuruna çağırmış ve ona astronomi ile ilgili çalışmalar yapması Kopernik teorileri üzerine yazılar yazması için izin vermiştir. Floransa’ya dönen filozof 1632’de, İki Büyük Dünya Sistemi, Ptolemaios ve Kopernik Sistemleri Üzerine Diyaloglar (Dialoge Sopra i due Massimi Sistemi de Mondo, Ptolemaico e Copernico) adlı kitabını yayımladı. Kitap, Avrupa’da büyük ilgi gördü ve bilim literatürünün klasik eserleri arasındaki yerini aldı. Büyük bilgin, bu eserinde de Kopernik’i savunmuştu. Büyük fırtına koparan eser, gericileri endişeye düşürmüştü. Onlara göre, Galilei’nin kitabıyla “yer, gök alt üst olmuştu“. Galilei bunun böyle olacağını önceden bildiği için, kitabında Simplicius’u şöyle konuşturmuştu: “Yeni düşünce tarzı yerle göğü alt üst ediyor!

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Fanatik papazlar ve piskoposların baskısı ile (bunların içinde fanatik Cizvit papaz Melohior Inhofer başı çekiyordu) Papa Urbano isteksizce de olsa 1632 yazında Galileo’nun “Diyaloglar” kitabına verilen izni araştırmak ve kitabı incelemek üzere bir komisyon kurulmasına karar verdi. Papa tarafından tayin edilen komisyon üyeleri raporlarını VIII. Urbano’nun da hazır bulunduğu papalık makamına Eylül 1632 tarihinde sunmadan önce beş kez bir araya geldiler.

Komisyon Galileo’nun papalıktaki dosyasını ele geçirmiş ve 1616 yılında kendisine verilen imzalanmamış bir uyarı notunu görmüştü. Muhtıra nitelikli bu notta şu ifadeye yer verilmişti: “Güneşin dünyanın merkezinde olup hareket etmediği ve böylece dünyanın hareket ettiği düşüncesini muhafaza etmek, öğretmek, sözlü ya da yazılı olarak herhangi bir şekilde savunmaktan tamamen vazgeçmek”. Komisyon üyeleri, Galileo’nun bu talimattan söz etmemekle hilekârca davrandığı ve hatta dünyanın hareket ettiğini savunarak bu kararı açıkça görmezlikten geldiği sonucuna vardılar. Bu rapor ışığında Galileo Roma’ya çağrıldı ve ancak uzun bir gecikmeden sonra 13 Şubat 1633’te bu kente ulaşabildi. Papalık makamına çağrıldığı Nisan başına kadar şehirde bekletildi. Sonrada hapsedildi ve Toskana Büyükelçisi’nin ikametgahına dönmesine izin verileceği 30 Nisan tarihine kadar hapiste tutuldu. Bu arada, Galileo’nun güneş merkezli teoriyi (heliocentric theory) öğretip öğretmediği ya da savunup savunmadığını araştırmak üzere, Galileo’nun Dialogue’unu araştırmaları için üç ilahiyatçıya talimat verilmişti. Bu ilahiyatçılar, papalık ilahiyatçısı Agostino Oregio, Theatine Tarikatı rahiplerinden Zaccaria Pasqualigo ve cizvit papaz Melchior Inchofer idi. Bu üyeler 17 Nisan 1633’te raporlarını ayrı ayrı sundular. İşte bu andan itibaren yargılama işlemi ciddî anlamda başladı. Bundan kısa bir süre önce Kardinal Bellarmino ölmüştü. Eğer Galilei’nin dostu olan Bellarmino ölmemiş olsaydı belki de bu yargılamaya hiç gerek duyulmayacaktı denmektedir.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Yargılanması

Inchofer, Kilise’nin ilk dönemlerinde dünyanın hareketli olduğunu öğreten hiçbir papazın bulunmadığını ortaya koymada herhangi bir problemle karşılaşmadı. Bununla beraber, Kardinal Cusanus’un, evrenin bir merkezinin, çevre dairesinin ve sabit bir referans noktasının bulunmadığından dolayı, herhangi bir değişiklik algılayamıyorsak da Yer’in hareketli olduğuna dair inancını da kabul ediyordu. Francis’in, Celio Calcagnini, Andrea Cesalpino, William Gilbert ve “son zamanlarda ortaya çıkan diğerleri ile değil hatta en son kişi” ile birlikte Kopernik’in yolunu izlediği iddia edilmekteydi. Inchofer, risalesi boyunca Galileo’yu ismen zikretme noktasına kadar geldi. Yer’in hareketsiz olduğunu göstermek için kutsal kitaplardan ve ilk azizlerden deliller gösterdi. İncil’den aldığı ayetleri birbiri ardına yığdı: “ve Tanrı dedi ki: Gökyüzü benim tahtım, Yer ise taburemdir” ayetinden yola çıkan Inchofer hareket eden bir taburenin mümkün olamayacağını vurguladı. “Yer ve onun üzerindekiler sarsıldığı zaman, onun sütunlarını sabit tutacak olan benim” ayetiyle sütunların sarsılamayacağına dikkat çekti.

“Dünya yerine yerleştirilmiştir ve hiçbir zaman hareket ettirilmeyecektir” “Sen hiçbir zaman sarsılmasın diye yeryüzünü temellerine yerleştirdin”, “Sen Yeryüzünü kurdun ve o sapasağlam durmaktadır”. Inchofer bu ayetlerin harfi harfine yorumlanması gerektiğini iddia etti. Çünkü bu ayetlerin sadece Tanrının inayetinin ifadesi olarak görmek, kutsal kitapların değerini azaltma riskini göze almak demekti ve bu da Inchofer’in en korkulu rüyası idi. Hatta, Yer hareketli olsaydı, kutsal kitaplar bunu şüphesiz söylerdi; çünkü böylelikle bizlere Tanrı’nın kâdir-i mutlak olduğunu öğretmede ve fânî ruhların Tanrı’ya hayranlık beslemelerini sağlamada önemli bir rol oynardı. Inchofer, Güneşin evrenin merkezine yerleştirilmesine karşı çıktı. Zira böyle olduğu taktirde, Yer bazen Güneş’in yukarısında bazen de altında olabilecekti. Bu da, akidelerinde İsa’nın Cehenneme indiği ve Cennete yükseldiği şeklinde açıkça ifade edilen öğretiyle çelişmekteydi. Inchofer, Dünyanın bazen Güneş’in yukarısında bazen de altında olabileceği sonucunu çıkararak Güneş’in evrenin merkezine yerleştirilmesine karşı çıktı. Inchofer, cehennem coğrafyası konusunda da aynı heyecanını koruyordu. Her ne kadar Thomas Aquinas lanetliklerin mekânının bir inanç sorunu olmadığını ifade etmişse de, bu Inchofer için sadece cehennemin Yer’in neresinde olduğunu bilmediğimiz anlamına geliyordu. Cehennemin ayaklarımızın altında oluşu, onun gözünde Hıristiyanlığın en önemli akîdesiydi.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Propaganda Fidei’nin kurucusu Francesco Ingoli, daha 1616 yılında Galileo’ya tam bu noktada itiraz etmişti. Nüshaları Cizvit Kolejleri yoluyla Fransa’ya ulaşan ve Mersenne’nin de bir kopyasını istediği Tractatus Syllepticus büyük bir yankı uyandırmış görünmüyordu. 1634’te Inchofer Messina’ya döndü. Burada, 1635 yılında çıkacak olan Latinliğin Kutsal Tarihi (History of Sacred Latinity) isimli eserini yazdı. Yer’in hareketi lehindeki argümanların basitliğinden dolayı dehşete kapılan Inchofer bu eserinde, İsa’nın yeryüzünde Latince konuştuğunu ve Tanrının inayetine kavuşanların da Cennette aynı dili kullanarak sohbet edeceklerini kanıtlamaya çalışıyordu. En  kısa ve en ılımlı raporun sahibi Agostino Oregio idi ve Galileo’nun, Yer’in hareket ettiği ve Güneş’in sabit olduğunu kabul edip etmediği ya da savunup savunmadığı sorusuna Oregio sadece “Evet” şeklinde cevap vermişti. Oregio’nun Iaconismi şaşırtıcıdır. Çünkü VIII. Urbano’nun görüşlerini yakînen bilen bir kimse idi. Aslında kendisi, 1629’da Dialogue’un sonunda yer alan iddiasını yayınlamıştı ve burada “en bilgili ve meşhur kişi”ye Tarz-ı İlâhî’nin kavranılamayacak kadar derin olduğu ve herhangi bir bilimsel hipotezin muhakkak doğru olduğu ve herhangi bir bilimsel hipotezin muhakkak doğru olduğunu iddia etmenin bir çılgınlık olacağını ileri sürmekteydi. İkinci danışman Zaccaria Pasqualigo, Galileo’nun, görüşlerini güneş merkezli teorinin aşağıdaki beş önemli doğal olgunun sebebini rahatlıkla izah etmesine dayandırdığı fikrindeydi:

1. Gökkürenin günlük rotasyonu;

2. Gezegenlerin görünür büyüklüklerindeki ve parlaklıklarındaki değişiklikler;

3. Gezegenlerin duraklamaları ve geriye doğru gider gibi görünen hareketleri;

4. Güneş lekelerinin görünür yörüngeleri;

5. Gelgitler yani med-cezir olayları.

Ona göre Galileo, sadece astronomların işini kolaylaştıracak uygun bir hesaplama aleti sunmakla kalmamakta, aynı zamanda meseleye fiziksel bir açıklama da getirmekteydi. Pasqualigo, Galileo’nun iddialarına bilimsel zeminde ciddî ve rasyonel eleştiriler yönelten tek danışman idi. Örnek vermek gerekirse, Galileo’nun teorisinin med ve cezirlerin on iki saatlik zaman aralıklarıyla meydana geldiğini iddia etmesine karşılık, tecrübenin, bu sürenin sadece altı saat olduğunu gösterdiğine dikkatleri çekmişti.

En uzun ve detaylı raporu Melchior Inchofer sundu. Galileo’nun Kopernik sistemini savunduğundan en ufak bir şüphe dahi etmemekle birlikte onun argümanlarının yapısını çok az anlamış gözüküyordu. Muhtemelen hemşehrisi Cizvit Christoph Scheiner’in fikrine güveniyordu. Akıl almaz bir iddiada bulunarak, “Galileo’nun asıl amacının, Kopernik taraftarları aleyhinde bir kitap yazmış olan Christoph Scheiner’e “saldırmak” olduğunu öne sürdü. Yıllarca önce Galileo, güneş lekelerinin yapısı konusunda Scheiner ile bir tartışmaya girmiş ve keşiflerinin önceliği-sonralığı konusunda odaklanan anlamsız ve tatsız rekabet aralarını açmıştı. Scheiner, Apelles takma adıyla 1612’de görüşlerini yayınlamış ve bunun üzerine Galileo da 1613 yılında kaleme aldığı Güneş Lekeleri Üzerine Mektuplar ile buna karşılık vermişti. Galileo Dialogue’unda Apelles hakkında birkaç keskin ifade kullanmış ve Scheiner’in bir talebesi olan Johann Locher’in kaleme aldığı Kopernik karşıtı küçük risaleyi sert bir dille eleştirmişti. Scheiner, Galileo’nun eserinden yaklaşık iki yıl önce 1630’da hacimli Rosa Ursina isimli risâlesini neşretmişti. Bu, Inchofer’in kafasında Kopernik’in çürütülmesi demekti.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Üç danışman tarafından hazırlanan üç ayrı rapor teslim edildikten sonra Galileo, mahkemeye çağrıldı. Hasta idi sedye ile seyahat etti. Şubat 1633’te Roma’ya vardı. Ancak iki ay sonra 30 Nisan, 10 Mayıs ve 21 Haziran tarihlerinde mahkemeye çıkartıldı. Ancak fiziksel bir işkenceye ya da herhangi bir sıkıntıya maruz bırakılmamıştır. Sonunda, güneş merkezli sistemin doğruluğunu savunmak gibi bir niyetinin olmadığını büyük bir iştiyakla reddetmesine rağmen, Kilisenin emirlerine karşı geldiğine ve 1616’da Kardinal Bellarmino’ya verdiği söz tutmadığına hükmedildi. 22 Haziran 1633 tarihinde Roma’da Santa Maria Sopra Minerva manastırındaki büyük bir salona götürüldü. Kendisini hapis cezasına çarptıran mahkumiyet kararı okunurken dizleri üzerine çöktürüldü. Dizleri üzerinde bekleyen Galileo’ya hatasından dönmesi emredildi ve o da aşağıdaki sözleri söyleyerek önceki iddialarından vazgeçtiğini beyan etti:

Ben, Floransalı Vincenzio Galilei’nin 70 yaşındaki oğlu Galileo Galilei, bizzat bu mahkeme tarafından yargılandım, Hristiyan ülkesinin her tarafında küfre ve dalalete karşı savaşan siz seçkin ve saygıdeğer Kardinal hazretlerinin, engizisyon temsilcilerinin huzurunda diz çöküyor ve gözlerimin önünde Kutsal İnciller olduğu halde onlara kendi ellerimi koyuyor ve Kutsal Katolik Kilisesi ile Apostolik Kilisesinin kabul ettiği, vaz’ ettiği ve öğrettiği şeylerin tümüne her zaman inandığım gibi şimdi de inanmakta olduğuma ve Tanrının inayetiyle gelecekte de inanacağıma yemin ediyorum. Güneş’in kainatın merkezinde ve hareketsiz olduğu, Yer’in ise kainatın merkezinde olmadığı şeklindeki yanlış düşünceyi hiçbir şekilde kabul etmeyecek, savunmayacak, yazılı ya da sözlü her ne surette olursa olsun öğretmeyeceğim hususunda Kutsal Kilise tarafından uyarıldıktan sonra bir kitap yazdım ve basılmasını sağladım. Bu kitapta, Kilisenin mahkum ettiği doktrini ve bunun lehindeki argümanları ortaya koydum, ancak herhangi bir sonuca varmadım. Şiddetli bir şekilde küfürle yani Güneş’in kainatın merkezinde ve hareketsiz olduğuna, Yer’in aynı evrenin merkezinde olmadığına ve hareketsiz olmadığına inanmakla suçlandım.

Yine de siz seçkin ve samimi Hristiyanların kafalarında bana karşı doğal olarak uyanmış olan şiddetli şüpheyi bertaraf etmek için, samimi bir kalp ve sarsılmaz bir imanla adı geçen hataları ve din karşıtı inanışları lanetliyor ve yemin ederek onlardan vazgeçiyorum ve gelecekte de üzerimde benzerî şüpheler hasil edecek bu türden şeyleri yazılı ya da sözlü hiçbir surette söylemeyeceğime ve ispata çalışmayacağıma yemin ederim….”.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Kısaca Galileo idam edilme tehdidiyle Kopernik sistemini redde zorlanmıştı. O’da görüşlerinden görünürde vazgeçmek zorunda kaldı. Ancak karardan sonra ayağa kalkarken o ünlü “Dünya gene de dönüyor” (eppur si muove) sözünü mırıldandığı söylenir.

Galileo resmî olarak hapsedilmedi, aksine Siena’ya gitmesine ve daha sonra taşradaki evinde göz hapsinde tutulmasına ve Floransa’ya dönmesine izin verildi. Galileo çalışmalarına dönerek teselli aradı ve kendisine bir bilim adamı sıfatıyla kalıcı bir şöhret kazandıracak olan “İki Yeni Bilim’e Dair Söylem” adlı eserini tamamladı. Bu kitapta 40 yıl önce yaptığı çalışmalar yer alıyor ve mekanik ile maddelerin gücü üzerinde açıklamalar yapıyordu. Bu kitap yüzyıllar sonra Albert Einstein tarafından övülecekti. Kendisine bir yayıncı ararken yeni bir problemle karşılaştı: Kilise onun yeni kitaplarının basılmasını ve eskilerinin de yeniden yayımlanmasını engelleyen genel bir yasak çıkartmıştı. Galileo’nun yeni el yazması nüshaları, Venedik’teki bir arkadaşı vasıtasıyla, Roma Kilisesinin etkisinin bulunmadığı Protestan bir ülke olan Hollanda’da yaşayan tanınmış yayımcı Louis Elzevir’e ulaştırıldı. Elzevir basma işini derhal kabul etti. Galileo el yazması nüshanın nasıl olup da İtalya’dan çıktığını bilmiyormuş gibi yaptı ve şaşırmış gibi davrandı. Muhtemelen bu hikayeye hiç kimse inanmadıysa da, Kilise 1638 yılında “İki Yeni Bilim”in basılmasına muhalefetsiz izin verdi. Bununla birlikte Galileo, uzun zamandır iple çektiği affa kavuşamadı. Ev hapsinde iken gözleri hastalandı, iyi görmüyordu. 1638’de tamamen kör oldu. Tıbbi müdahale için Floransa’ya gitmesine izin verildi. Orada da bir çiftlik evinde ev hapsinde tutuldu ama çalışmalarına devam etti ve “Serbest Düşünce Yasası”nı yazdı. Tüm çalışmaları için Galilei Galileo’ya “modern fiziğin, modern bilimin babası” ünvanı verildi. 8.1.1642’de 77 yaşında iken ateş ve kalp çarpıntısı nedeniyle hayatını kaybetti. Floransa’da bazilikanın içinde küçük bir odaya gömüldü.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Buluşları

Galileo’nun bilim ve uygarlık dünyasına armağan ettiği buluşlarını yukarıda hayatını özetlerken belirtmiştik. Burada bunları özetlemek sanırım yeterli olacaktır. Galileo çalışmalarını yaparken fiziksel olayları parçalara ayırıyor ve bu parçaları herkesin anlayacağı kesinlikte açıklamaya çalışıyordu. Bu parçalar sonra da birbirleri ile ilişkilendirilmeliydi; bu yaklaşım günümüzde “model kurma” olarak adlandırılmaktadır.

Galileo 1609’da Hollandalı bir mucit tarafından icat edilen teleskobu bir arkadaşından aldığı mektuplar aracılığı ile öğrenmişti. Bu mektuplardan yola çıkarak ve kendi becerilerini kullanarak bir dizi teleskop geliştirmeye başladı. 1610’da bir cismi 30 kez büyüten bir teleskop geliştirdi. Sonrasında teleskoplarını kullanarak uzayı gözlemlemeye başladı. Astronomi alanında Galileo teleskobu yıldızları gözlemlemek için kullanan ilk bilim insanıdır. 1609 yılında yaptığı teleskopla yıldızlara ve gökyüzüne dair önemli gözlemler yapmış, bunlara kitaplarında ve çalışmalarında yer vermiş ve kullanmıştır. Galileo Galilei, evrenin merkezinde Dünya’nın olmadığını ve Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünü savunan ve bunu kanıtlamak için çalışmalar yapan ilk bilim insanlarındandır.

Tarihte Ünlü Davalar Galileo Galilei

Mayıs 1610’da gözlemlerini Siderus Nuncius (Yıldız Habercisi) adlı kısa kitabında yayınladı ve bu çalışma büyük bir heyecan yarattı. Kitabında Ay’ın yüzeyinde dağlar olduğunu, Samanyolu galaksisinin küçük yıldızlardan oluştuğunu ve Jüpiter gezegeninin dört uydusu olduğunu söylüyordu. Ay’ın yüzeyinin pürüzsüz ve kusursuz olmadığını, dağ ve çukurların olduğunu gördü.

Temmuz 1610’da teleskobunu Satürn gezegenine çevirdi ve Satürn’ün üç parçadan oluştuğunu gördü. Teleskobu Satürn’ün çevresindeki halkayı gösteremiyordu ve halkayı iki tarafında parçalar olarak görüyordu. Aynı yıl Venüs’ün Ay benzeri evrelerden geçtiğini gördü ve Venüs’ün Güneş etrafında döndüğü sonucuna vardı. Ama bu gözlemini Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü tezi için kullanmadı, sadece Venüs’ün Güneş etrafında döndüğü sonucuna vardı.

Galileo’nun en önemli çalışmalarının fizik ve astronomi alanında olduğu söylenebilir. Fizikteki çalışmalarının sonucunda klasik mekaniğin temellerini kurmuş, Güneş merkezli astronomi sisteminde önemli gelişme ve araştırmaların öncüsü olmuştur. Cisimlerin bir kuvvet kendisini hareket ettirdiği sürece hareket ettiğini ortaya koymuştur (eylemsizlik ilkesi). Eylemsizlik ilkesine göre bir cisim herhangi bir kuvvete maruz kalmadığı sürece mevcut durumunu korur. Yani hareket halindeyse durması, duruyorsa hareket etmesi için bir kuvvete ihtiyaç vardır. Bu durum daha sonra Isaac Newton tarafından formüle edilmiştir.

Galilei Galileo matematiğin de gelişmesinde önemli bir yol açıcıdır. Galileo’nun kendi sözleriyle aktarmak gerekirse “Evrenin dili matematikle yazılmıştır ve onu anlayabilmek için öncelikle bu dili öğrenmek gerekir.” Kendisi de bu öğretiye uyarak matematikte önemli çalışmalar yapmıştır.

1593’te bir termometre yapmayı başaran ünlü bilim insanı, 1595’te başlayan çalışmaları sonucunda geometrik ve askeri bir pusula geliştirmeyi başarmıştır. 1624 yılında mikroskop benzeri bir cihaz geliştirip böcekler üzerinde incelemeler yaptı. 1612 yılında Galileo Jüpiter’in uydularının belli bir düzenle döndüğünü tespit etti.

 

Feyzanur Demir

Eseri Beğendiniz mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lost Cerebrum

Bugünün Ormanı