in

Anton Çehov ve Hayatı

“TÜFEK VARSA, PATLAMALI! PATLAMAYACAKSA TÜFEK OLMAMALI!”

ANTON PAVLOVİÇ ÇEHOV VE HAYATI

“TÜFEK VARSA, PATLAMALI! PATLAMAYACAKSA TÜFEK OLMAMALI!”

Rus Edebiyatı’nın mihenk taşı! Klasik başyapıtların mimarı! Başarılı bir doktor! İyi bir edebiyatçı. Anton Pavloviç Çehov. 1860’ta Rusya’nın Taganrok şehrinde altı çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Pek de iyi bir çocukluk geçirdiği söylenemese de bu durum onun sanat ruhunu besleyerek birçok eserin doğuşuna sebebiyet verdi. Babası bir kilise çalışanı annesi ise kumaş tüccarıydı. Çehov Taganrok’taki bir Yunan okulunda eğitim hayatına başladı, fakat Eski Yunanca dersinin bir sınavından geçemeyince sınıfta kaldı. Ardından babasının çalıştığı kilisede kardeşleriyle birlikte şarkılar söylemeye başladı. Elbette bu durumdan hiç memnun değildi. ‘‘Kardeşlerim ve ben kilisenin ortasında dururken herkes bize duygulu bir şekilde bakıyor ve ailelerimizi kıskanıyordu ama biz o sırada kendimizi küçük mahkûmlar gibi hissediyorduk.’’ Sözlerini kullanan Çehov bu travmanın etkisiyle sonraki yıllarda ateist oldu.

Anton Çehov ve Hayatı
Anton Çehov ve Hayatı

On altı yaşındayken babası iflasını ilan etti ve alacaklılarından kurtulabilmek için diğer aile üyeleriyle birlikte Moskova’ya kaçtı. Taganrok’ta kalmaya devam eden Çehov eğitimine devam edebilmek ve ailesine para yollayabilmek için çeşitli işlerle meşgul oldu. Bazen kuş avlayıp sattı, bazen gazetelere kısa skeçler verdi. Bazen de maddi imkansızlıklardan, tanımadığı insanlarla aynı evi paylaşmak zorunda kaldı. Öyle ya da böyle 1879’da okulunu bitirdi ve ailesinin yanına Moskova’ya gitti. Burada Moskova Devlet Üniversitesinin Tıp fakültesine kabul edildi. Böylece tüm ailesinin bakımını üstlenmiş oldu. Bu dönemde farklı takma isimler kullanarak Rus hayatına dair kısa skeçler ve vinyetler yazdı. Bu dönemde yavaş yavaş ün kazanmaya başladı. Nihayet 1884’te hekim olmaya hak kazandı. Bu yıllarda tüberküloz hastalığına yakalandı fakat bunu kimseyle paylaşmadı. ‘‘Kendi meslektaşlarım tarafından muayene olmaya korkuyorum.’’ Sözleri dönemi için gerçekten korkunçtu.

Bu dönemde birçok dergi ve gazeteden teklif aldı ama bunların en ilgi çekici olanı Novoye Vremya (Yeni Zaman) gazetesiydi. Bir milyoner tarafından yönetilen bu gazete Çehov’un dönüm noktalarından biri oldu ve bu gazete sayesinde giderek popüler olmaya başladı. Onun bu ününü fark eden Grigoroviç bir mektup yazarak Çehov’a edebiyat hakkında bazı tavsiyelerde bulundu. Bunun üzerine Çehov tarzını değiştirdi ve artık daha büyük bir ciddiyetle yazmaya başladı ve 1888’de Puşkin Ödülünü kazandı. Hayatı boyunca çeşitli seyahatlerde bulundu. Bu seyahatler ona ilham kaynağı oldu ve çok başarılı eserler kaleme almasını sağladı. Örneğin Ukrayna seyahatinin sonucunda ‘‘Step’’ öyküsünü Japonya seyahati sonrası ‘‘Tomsk’’ isimli mektubunu, Yalta seyahatinden sonra da ‘‘Üç Kız Kardeş ve ‘‘Vişne Bahçesi’’ öykülerini kaleme aldı.

Anton Çehov ve Hayatı
Anton Çehov ve Hayatı

Çehov’un dönüm noktalarından birisi de tiyatro eserleriyle oldu özellikle ‘‘İvanov’’ adlı oyunu kendisi beğenmese de büyük yankı uyandırdı. Hatta hepimizin bildiği ‘‘Çehov’un Tüfeği’’ olarak bilinen yaklaşım bu oyundan sonra Çehov’un şu sözleriyle ortaya çıktı. “Eğer ilk bölümde ‘duvarda bir tüfek asılı’ diyorsanız ikinci veya üçüncü bölümde o silah patlamalıdır. Eğer ateşlenmeyecekse, o silah orada asılı olmamalıdır.” Bu oyunun sergilendiği dönemde kız kardeşini tüberkülozdan kaybeden Çehov ‘‘Sıkıcı Bir Öykü’’ eserini yazmıştır. 1904 senesinde tüberküloz hastalığı ilerlemiş, Çehov da bunun farkına varmıştır ve aynı sene içinde hayatını kaybetmiştir.

Samet MUTLU

Eseri Beğendiniz mi?

11 Beğeni
Upvote Downvote

2 Yorum

Yorum Gönder

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Edebi Alem Dergisi 3.Sayı

Ernest Hemingway Kimdir?