in ,

Toplumsal Öğretiler ve Refah

Adım Adım Refaha Doğru

Toplumsal Öğretiler ve Refah

                Bilgi, yılların eskitemediği ve sürekli kendini yenileyen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavramın güncelliğini koruyabilmesi adına insan varlığının dünyada yer aldığı günden bugüne, araştırmaya olan arzularının peşinden giden tüm bireylere teşekkürü borç bilirim. Zira onların bilgiyi elde etmeye olan istekleri sayesinde, bugün bu kavramlar üzerinde konuşabiliyoruz.

               Bugün ise bahsedeceğimiz konu bilginin mahiyetinden daha çok bilgiyi elde eden insanların kolektif yaşam içerisinde bunu diğer bireylere aktarması gerekip gerekmediği ihtiyacıdır. Özellikle günümüz toplumlarında bilgi elde edebilmek önceki toplumlara nazaran daha da kolaylaşmıştır. Bu da herhangi bir bilginin daha hızlı bir şekilde öğretilebilmesi ve öğrenilebilmesi anlamına gelmektedir. Hal böyleyken, özellikle kendi ülkemiz açısından değerlendirme yapacak olursak, bilgiye olan istek ve arzunun geçmişe nazaran bir gelişme göstermediği, toplumun ilgilendiği alanlardan ve uğraşlardan ortaya çıkabilecektir kanısındayım.

Toplumsal Öğretiler ve Refah

               Özellikle teknolojinin, hayatlarımızda önemli bir yer teşkil etmesinin ardından, bilgiyi araştırmaya yönelik isteklerimizin körelmeye başladığını düşünmekteyim. Sitemizde Sibel Gidici’nin kaleme aldığı “Teknoloji Nedir?” isimli yazıda da ifade edildiği üzere bizler teknolojiyi nasıl kullanmamız gerektiğini unutmuş varlıklarız. Teknoloji hayatlarımızı kolaylaştıran birtakım icatların ortaya çıkmasını sağlıyorken, bizler hayatımızın en önemli kavramlarından biri olan “zamanı”, teknolojiye teslim ederek, adeta kendi isteğimizle köleleşmiş birer bireyler haline geliyoruz. Fakat bunu kendi isteklerimiz doğrultusunda yaptığımız için bu bize köleleşmek olarak değil de, birey olma özgüvenini sağlayan birer insan olduğumuz inancını sağlıyor.  

               Bilgiyi öğrenme ve araştırma yolunda teknolojinin de unsurlarından çok kısa bahsettikten sonra denememizin asıl konusu olan toplumsal öğretiler ve refah konusuna geçiş yapabiliriz.

               Toplumumuzda kitap okunma seviyelerinin düşük olduğu çeşitli araştırma şirketleri tarafından ortaya konmuş verilerle tespit edilmektedir. Kitap okuma süresinin çok düşük olduğu ülkemizde, kitap okuyan bireylerin üzerlerine düşen sorumluluklar çığ olup artmaktadır. Bir toplumun her ferdi, yaşadığı toplumun gelişebilmesi adına çalışmalar sergilemelidir. Bu çalışmaların en başında ise öğrendiği kavramları, öğretileri yakın çevresinden başlayarak, ülke genelinde anlatması gelmektedir. Böylece toplumun içerisinde yer alan her insanın bir amacı olacak ve bu amaç doğrultusunda yaşamlarını devam ettirirlerken daha refah bir topluma ulaşacaklardır. Çünkü öğrendikleri ve öğretecekleri kavramlar, onların toplum içerisinde nasıl davranması gerektiğinden başlamakla birlikte, ekonomi, siyaset, hukuk, felsefe, sosyoloji ve toplumu ilgilendiren diğer alanlara ilişkin bilgi sahibi olmalarını sağlayacaktır. Böylece günden güne daha aydınlık bir topluma erişilecek ve sönmeye yüz tutmuş mumlar, birer ikişer aydınlanmaya başlayacaktır. Bu sürecin gerçekleşemeyeceğine karşı inanç besleyen bireylere ise Rus yazar Grigoriy Petrov’un yazdığı “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” isimli kitapta yer alan bir kısımdan bahsetmek istiyorum. Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli kitapta toplumun refahı için belli öğretilerin, devlet ve bireyler aracılığıyla topluma aktarılabileceği anlatılmakta ve bunun gerçekleşme ihtimalinin pek mümkün olmadığını düşünenlere ise şu örnek verilmektedir: “Robinson Crusoe, tüm medeniyetlerden uzak bir adaya düştüğünde, yaşantısını devam ettirebilmesi açısından, elinde medeniyetin ona sağladığı imkanlar olmamasına rağmen, kendi yaşam standartlarını oluşturabilmiş ve yaşantısını devam ettirebilmiştir. Daha sonralarında ise adanın yerlilerinden ve medeniyetle tanışmamış olan bir insan olan “Cuma”ya verdiği öğretiler doğrultusunda onu kendisine arkadaş yapabilmiştir.”  Bu da göstermektedir ki, çok uzaklarda yalnızca bir adada yaşayan, medeniyet kavramıyla henüz tanışmamış bir insanın bile eğitilebiliyor olması, bizlerin umutlanması için yeterli gelmektedir. Çünkü bizler toplumun refahını sağlamak isterken, öğretilerimizi paylaşacağımız insanlar medeniyet kavramıyla tanışmamış insanlar değil; aksine o kavramın içerisinde yaşamını sürdüren insanlar olacaktır.

Toplumsal Öğretiler ve Refah

               Nihayetinde, herhangi bir alanda bilgi sahibi olan bireylerin yaşadıkları toplumlar içerisinde devamlılıklarını sağlayabilmek ve fikirlerinin kalitesini artırabilmek adına toplumun gelişiminde destek olması gerekmektedir. Fikirlerin kalitesinden kastımız ise şudur: Ülke toprakları içerisinde tartışılan bir konuya ne kadar farklı pencereden bakılırsa o kadar farklı görüş elde edilecek ve bu görüşlerin analizi neticesinde bilgi çeşitlenecektir. Oysa bir konu hakkında yalnızca bir elin parmaklarını geçmeyecek kişi sayısının konuşması, o konu hakkında çeşitliliği azaltmakla birlikte o konuya yalnızca beş farklı pencereden bakılmasını sağlayacaktır. Halbuki yaşayan her bir birey kendi penceresinden bakma hakkına sahip olup, bunu aktarmak için bir çaba sarf etmelidir. Böylece bilgilerin kalitesi artacak ve bireyler kendi yaşadıkları toplumda, kendi varlıklarını göstermiş olmaları sayesinde, kendi toplumlarının da refah seviyesini geliştirmiş olacaklardır.

               Toplumun refahının sağlanmasının en temel yollarından biri de toplumun isteklerinin yöneticiler tarafından yerine getirilmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken şey, toplumun isteklerinin yöneticiler tarafından yapılabilir olup olmadığıdır. Eğer ki toplumdaki bireylerin istekleri, yöneticiler tarafından yapılabiliyor ise ve yöneticiler bunu bilerek buna direnç gösteriyorlarsa, toplumun refahındaki düşüşün sebebi için başka bir yere bakmaya gerek yoktur.

               Tüm bu anlattıklarımızı özetleyecek olursak, toplumdaki bireylerin gelişmeye ve güncelliklerini sağlamaya ihtiyacı vardır. Bazı bireyler bu konuda diğer bireylerden farklı olarak farkındalıklarını geliştirmiş ve bu konularda mesafe katetmektedirler. Dolayısıyla bu bireylerin, henüz bu farkındalığa sahip olmayan insanları da aydınlatmaları ve öğretilerini onlara aktarmaları gerekmektedir. Bu refaha ulaşabilmemiz açısından ilk yoldur. İkinci yol ise devletlerin, halklarının karşılanabilecek isteklerine karşı olumlu bir yaklaşım sergilemeleri ve o isteklere pozitif karşılıklar vermeleridir. Ayrıca refaha ulaşabilmek adına kastedilen ilk yolda devlet desteklerinin de artırılabilmesi mümkündür. Özellikle eğitim ve öğretim araçlarına, ortamlarına ve de bu araçların ve ortamların nasıl kullanılması gerektiğini anlatan öğreticilere verilecek olan destek bizlerin refah seviyesini yükseltebilecektir inancındayım. Son olarak, özellikle teknoloji çağında elimizdeki icatların kullanımı konusunda, onları bilgiye ulaşabilmek adına kullanmamız gerektiğini hatırlatmak ister ve saatlerinizi bir video akışının arasında kaybetmemek, dolayısıyla teknolojiye köle olmamak adına bilinçlerinizi ve ilgilerinizi kitaplara ve araştırmalara yöneltmenizi tavsiye ederim.  

 

Mükremin Aslan

(21 Temmuz 2022 15.21)

 

 

Eseri Beğendiniz mi?

13 Beğeni
Upvote Downvote

2 Yorum

Yorum Gönder

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sen Benden Gittin Gideli

Bir Dünya Bırakın Yaşanılır Olsun