in

Erkekler Üzerinden Yaşam-1

İçindekiler

Erkekler Üzerinden Yaşam

Erkekler Üzerinden Yaşam

Hayatımızın bazı noktalarında sorunlar yaşayabiliyoruz. Kişisel yaşantımızda çözüm noktalarımız kendi bildiğimiz şekilde çözüme kavuşturulabilirken toplumsal sorunlarda tüm bireylerin görüşlerini esas alarak belirli saptamalar yapabiliyoruz. Bu çalışmaya başlamadan önce J. Rohn’un şu sözlerini tekrarlayarak kendime sorular yöneltiyorum. Bu sorunlar için ne yapabilirim, ne okuyabilirim, kime sorabilirim…”   
Bildiğiniz üzere ikincisini başlattığım “Erkekler Üzerinden Yaşam” röportajlarında toplumumuzdaki erkeklerin yaşam üzerindeki tecrübelerini, statülerini ve en önemlisi de sorun olarak gördükleri durumları ele alarak onlara bir nebze fayda sağlamak hatta yapabilirsek kafalarındaki çözüme kavuşmayan noktalarda onlara yardımcı olmaktır. Bizler yazılı olarak toplum sorunlarını ve buna karşılık çözüm noktalarını ele alırken bir taraftan kitaplar, programlar, paylaşımlar yapan diğer büyüklerimiz de bir farkındalık ile topluma çare olmaya çabalıyorlar. Kendisini yakın zamanlarda tanımama rağmen yaptığı her konuşmada beynimde sinyal verdiren ve biraz daha duyarlı hale getiren Talha GÜLÖREN beyefendi ile bu haftaki röportajımızı gerçekleştirdik. Bizlere fikirleri ve yaşam tecrübeleri ile katkı sağlayan Talha beyin kendisini tanıyarak başlayalım. 

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız Talha Bey?     

1988 Isparta doğumluyum.. İzmir Yaşar Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünü 2012 yılında burslu olarak tamamladım. 2013 yılından beridir de kendi ajanslarımda ticari hayatıma devam ediyorum. Marka stratejisiyim. Markaların iletişimlerini yönetip onları daha katma değerli hale getirmeye çalışıyorum. Kısacası “Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorum.”

  •  İlgilendiğiniz çalışma alanından bir soru yönelterek başlamak istiyorum. Reklam ajanslarının yaptığı çalışmalar ile insanların tüketimi arasındaki bağlantı ve bunun ekonomiye yansımasının ne durumda olduğunu açıklayabilir misiniz?

1- Reklam içinde bulunduğumuz ekonomik sistemin tüketiciye doğrulttuğu lav silahı yahut güdümlü füzesi gibi bir şeyidir. Reklam sattırmaya yarar, markalaşmaya katkısı yoktur. Geçicidir, günü kurtarır. İnsanların zaaflarından yararlanır ve oluşturduğu çığ etkisiyle büyük kitleleri kapsayabilir. Lakin günümüzde konvansiyonel şartlar da oldukça değişti.

Reklamın ekonomiye etkisi de kendisi gibi geçicidir. Kalıcı ekonomik kalkınma markasal başarılarla gerçekleşebilir. Bunu bizim gibi üçüncü dünya ülkesinde idrak etmek çok zor elbette. Bizim şirketlerimiz patronlarla yönetilir. Liyakat ülkenin hiçbir yerinde geçmez. Biz güce hayran bir milletiz. Zeki insanları parayı bulana kadar harcarız, aptal ilan ederiz; parayı bulunca büyük adam ilan eder, yalakalanırız.

  • Yapılan anketler sonucu erkekler erken yaşta işsizlik kaygısı içine girdiklerini ve eğitim hayatı boyunca da memur olmak için videodaki tabirinizle sırtını devlete dayama zarureti içinde her türlü çabayı sarf ettiklerini söylüyorlar daha doğrusu buna mecbur bırakıldıklarını bu konu ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

2- Erkekler erken yaşta işsizlik kaygısına girmiyor. Herkes daha geç yaşlarda çalışmaya başlıyor artık. Çok fazla okuyor, aksiyona geçmiyoruz. Okullarda fazla vakit harcıyoruz. Evlenecek yaştaki adamı stajyer yapıyoruz. Baby Boomer kuşağından da garanticilik telkini almaya devam ediyoruz. 5000-6000₺ maaş almak için kendini parçalayan adam, o mesaisini doğru yöne harcasa zaten köşeyi dönecek hem de memuriyet vebalinden kurtulmuş olacak. Evet, memurluk vebaldir. Hizmet etmek konusunda büyük heyecanı olmayan memur adamın ahirette hesabı çetin. Kamunun hakkına giriyor.

Ayrıca kimse buna mecbur filan bırakılmıyor. Gençler topu karşıya atmaya bayılıyor. Kolaycılık bu. Üretmeyen, geliştirmeyen insan dana gibi bu dünyaya geliyor ve gidiyor. Halbuki dananın bile bir sürü faydası var. Etini yiyoruz, sütünden faydalanıyoruz, derisinden giyiniyoruz, dışkısından bile gübre olarak kullanım sağlıyoruz. Dana bile bu kadar fayda sunarken, insan olarak biz kendimizi sorgulayalım.

  •  Ara sıra hayvanlar ve bunların yaşam alanı hakkında da görüşler beyan edip bunlar ile ilgili fikirler sunuyorsunuz. Tekrardan bu konuyu açıp doğal yaşam alanları suistimal edilen canlılar için neler yapılabilir?

3- Hayvanlar, Rabbimizin bize emaneti. Biz de bu sebeple onları seviyoruz. Bir kısmı bize doğrudan hizmet ediyor, bazısı dolaylı. Akılları yok, hallerini anlatacak yetenekleri yok ama canları var. Yaşam alanlarının ihlali konusunda ben çok konuşamam ancak onu konuşmaya gelene kadar daha çok yolumuz var. Çünkü insanlar onları dövüyor, işkence ediyor, helal olmayan şekillerde kullanıyor ve hatta tecavüz ediyor. Bugün Avrupa’da hayvan genel evleri açılıyor Lgbt desteğiyle. Türkiye’de bunlar kabul görmeyeceği için pedofili ve zoofili kısmı buraya servis edilmiyor. Bırakın hayvanların doğal yaşam alanlarını, o durağa daha çok var.

  • Maalesef ki fikir sahibi olmadığımız konularda konuşmak gibi bir huyumuz var. Hem de ailenin en küçük bireyinden en yaşlı ferdine kadar hemen herkes her konuda bilgi sahibi oluyor. Bununla ilgilide bir videonuz var. Görüşlerinizi alıp okuyucuları  eserimizin sonunda paylaştığımız Youtube kanalınızdaki bu ilgili videoya da yönlendirmek istiyorum.

4- Çünkü dünyada çok fazla mikrofon, çok fazla kamera var. Bir de hap bilgiler. Bilgiyi 3-5 satıra indirgeyip hayatına yön veren insan bunu satmak ister. Gerçek bilgi sahibi ise bilgiyi satmaz, bilgisini kullanarak, vesile yaparak kazanır. Kuantumcular, evrenciler, melekçiler böyle mesela. Kısa eğitim satarlar. Çok komikler. Adam meleklere inanıyor, melekleri yaratanı hiç düşünmüyor.

  • Yine en çok karşılaştığımız sorunlardan biri olan fikir uyuşmazlığı ve buna karşılık yapılan saygısızlıklar olarak özellikle sosyal medya da insanların bir görüşe karşı tutumları olumsuz yönde olup eleştiri yapılmaya başlanıyor. Sizin de bu tepkileri aldığınız zamanlar oluyordur. Bu anlaşmazlık nasıl giderilebilir?

5- İnsan düşünebildiği için eşref-i mahluktur. Fikir üretmek çok kıymetlidir. Fikirleri nötr ortamlarda çarpıştırmak Antik Yunan’dan bu yana en erdemli en saygın davranış olmuş. Bunun şimdi bozulmasının sebebi yine dijital ortam elbette. Eleştirinin ahlak gerektirmeyen bir ortamda yapılıyor olması saygısızlık doğuruyor. Biz de tepki alıyoruz tabii ki. Zaten sivri konuşan biriyim ama bu bazen imanıma laf etmeye kadar gidiyor. İşte bu ahmaklık. Hepsine hakkım helaldir ama imanıma laf edenin hesabı Allah’a.

  •  Bizler yazılı olarak farkındalık içerisinde bulunurken sizde aynı zamanda videolarınız ile şu andaki durumumuzu ortaya koyuyorsunuz. İnsanlar okuyarak ya da izleyerek bir şekilde bu çalışmaları görmüş oluyorlar. Bu yönde aldığınız geri dönüşler nasıl oluyor. Zihinlerde bir farkındalıktan daha fazlası oluştuğu söylenebilir mi?

6- Bu yola çıkarken biz bir avuç olacağız dedik. Elbette binlerce insanda farkındalık oluşturmuşuzdur ama bunların içinden bir kısmı hayatlarını gerçekten değiştirdiler. Memurluktan istifa edenler, kendi işini kuranlar, Arapçaya ya da hafızlığa başlayanlar, okulu bırakanlar ya da istediği bölümü okumak için yeniden başlayanlar çok oldu. Biz sadece onların içinde bulunan ateşi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz, ne yapıyorsa insan kendi gayretiyle yapıyor. Allah-u Zülcelal Tebareke ve Teala ve Tekaddes Hazretleri hepsinin yardımcısı olsun, daha nicelerine bu farkındalıkları nasip eylesin. En başta da bize.

  •  Zamanı sözde tasarruf edip kolaylıklara kaçıyoruz. Okumayı çok sevmeyen de bir milletiz, çabuk sıkılıyoruz uzun süren hiçbir şeye katlanamıyoruz. Bir taraftan da kanalınızda ki videoların içeriğine baktığımda çok çaba sarf edildiğini görüyorum. Fakat videolarınızı genel olarak kısa tutup öz de cümleler kullanıyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

7- Gayet de okuyan bir milletiz ama roman okuyoruz. Popüler kitaplar okuyoruz. İlim okumakta zayıfız. Çünkü ilim zahmetlidir, nefse hoş gelmiyor. Nefsini azdırmakta ciddi mesai harcayan bir insan da nasıl ilme dayanabilsin? Yediğimiz kebaplar, baklavalar, çikolatalar bile ilmin önünü kesiyor aslında. Bakın alimlerin hayatına, hepsinin ortak bir özelliği var: Çorba içerler.

Bizim tarzımız kısa. 2 saatlik videolar var, onlar da izleniyor. Onlar eğlenceli içerikler tabii, biz o kadar uzun tutarsak insanlar sıkılıyor. Videolarımız nefse hoş gelmiyor sanırım.

Talha Bey bu güzel röportaj da sitemizde yer alıp bizlere destek olduğunuz için çok teşekkür ederim. Gerçekten farklı ama güzel noktalara değindik. Bir önceki çalışmada “ kadınlar üzerinden yaşam” paylaşımlarında röportajlar da yer verdiğimiz değerli isimlerden güzel dönüşler almıştık. Eminim bu konuşmada çok etkili olup güzel dönüşler gelecektir. Öğretmenini dinledikten sonra evde bir de dersini tekrar eden öğrenci misali bende okuyucularımıza bu paylaşımdan sonra sizlerin Youtube kanalına yönlendiriyorum. Çalışma hayatınızda da sizlere kolaylıklar diliyorum. Teşekkür ederim.

Aliye Nur Akarsel

Eserde Kullanılan Resim için tıklayınız

Eseri Beğendiniz mi?

3 Yorum

Yorum Gönder
  1. Tebrik ediyorum başarılarının devamını diliyorum verimli ve faydalı bir röportaj olmuş devamını merakla bekliyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kâh İleri Kâh geri

Baba