in

Edebiyat Sarmalı

Edebiyat Sarmalı

Hiçbir şeyin sıradan olmadığını kanıtlayandır edebiyat. Doğa ile insanı bağdaştırır, benzetir kuşatır ,sarıp sarmalar. Her şiir farkındalık sağlar; doğaya bakışımızı değiştirir mesela .Ümit Yaşar OĞUZCAN “En onu ağaçlara yapraktan ötesi yok… Aşkı sende bulana topraktan ötesi yok “sözüyle acısını , aşkını ağaca da ortak etmemiş midir ? Dr. Kemal BAYSAL “Bulutlar içinde silik bir hayal var” derken kavuşmayı umduğunu, göğe bakıp bulutların kasvetine aldanarak söylememiş midir? Bizler de doğayı kendimize hep dost eder edebiyatımızı doğa ile aramıza ip gibi gereriz. Ağaca, buluta, denize, kuşa haykırmak isteriz bazen içimizdekileri.

Bazen de onları vesile ederiz sözlerimize , sebepmiş gibi coşkun duygularımıza. En basit örneği kelimeleri uçsuz bucaksız denizlere benzetmemiz bile edebiyatla doğa ilişkisini aşikarca göstermez mi bize ? “Ağaçlarda ölülerle beslenir” diyen Oktay Rifat’ın Bu sözü Bende çok manidardır . Birçok felsefe yaratma ve düşsel fikirler içinde kaybolmamı sağlar . Belki de şairlerimizin gömüldüğü topraklarda köklenmiş ağaçlara baktıkça şairane oluyoruzdur diye düşünmeden edemem . Belki de insanı şair eden doğadır ya da gömülen her şair doğaya aktardığı sanatının ölümsüz olması için bizlere , ilham sandığımız sözleri verir.. Kim bilir ? Simsiyahken her yer anne karnında gözümüzü dünyayı açtığımız an karşımızda kımıldayan dudaklardan dökülen sözleri düşünelim . Anlar mıyız bilinmez ama anlamadıysakta , kuşları dinlemek kadar huzur verdiği kesin insan dilininde . Önce nidalar dolar kulaklarımıza sonra bir sürü tekrir ile kuşatılırız sonrasında bol iştikaklı cümleler ile sevilerek büyütülürüz . Dolayısıyla bizler dil bile bilmeden önce tanışırız edebiyatla . Doğumdan doğaya, ömürden ölüme ve dahi bizimledir dostumuz edebiyat. Mezar taşımız da bile manalı söz olsun isteriz . Gelen geçene ders olsun,  yoluna ışık olsun deriz birçoğumuz. Ölürken de bizimledir edebiyat kuşkusuz . Biz çamurdan geldik derler atalarımız. Biz toprağa doğru yol alan zamanlarız , edebiyata Meftun . Toprak suya , su toprağa çamur olabilmek için mecbur , doğa toprağın – suyun ev sahibi ve edebiyat bunların elzem yapı taşıdır . “Kaybederken kazanmayı şiirden gördüm” diyen Can YÜCEL ve nice şairlerimize sevgi ve saygıyla.

Leyla Meyus.

Eseri Beğendiniz mi?

12 Yorum

Yorum Gönder
  1. Hiçbir şeyin sıradan olmadığını kanıtlayabiliyor mu acaba edebiyat? bu hususta derinlemesine düşünmemiz gerektiğini fark ettim. Bana kalırsa edebiyat biraz daha insanları hayata çekmeye, gerçeklerden uzaklaşmamaya yöneltiyor (sürrealist akımları görmezden gelmiyorum elbette). Ancak bu ifade edilen cümlelerden sonrada “sıradanlık” kelimesini tanımlamamız gerektiğini fark ettim. Bu farkındalık süreci sonu olmayan bir kuyu, bu sebeple “farkındalık” kelimesinin anlamını merak etmeden sizin eserinizin değerlendirmesine geçelim 🙂

    Eserde düşüncelerinizi edebiyatımızın usta kalemlerinin düşünceleriyle desteklemeniz, edebiyatla ne kadar yakından ilgilendiğinizi göstermektedir. Gerçi bunu usta kalemlerimizden bahsetmemiş olsaydınız bile anlayabilirdik diye düşünüyorum.

    Eserde dikkatimi çeken bir kısım oldu ki bahsetmeden edemeyeceğim!

    “Ağaçlarda ölülerle beslenir.”

    “Belki de şairlerimizin gömüldüğü topraklarda köklenmiş ağaçlara baktıkça şairane oluyoruzdur diye düşünmeden edemem”

    Oktay Rıfat’ın ifade ettiği bir cümle ile kendi düşüncenizi oluşturmanız, bana yazdığınız metnin ve özellikle bu metni isimlendirdiğiniz başlığın uyumunu göstermektedir. Oktay Rıfat zamanında bir cümle söylemiş ve bu cümle günün birinde Almina Sandal tarafından tekrar yorumlanmıştır. Belki de yarın başka biri, Almina Sandal’ın bu yorumundan etkilenecek ve farklı bir yorum geliştirecektir. Bu da hiç kuşku yok ki edebiyatımızı geliştirecektir.

    Eserinizin son cümlelerinde ise yine ilk cümlelerinde olduğu gibi kendime sorular sormaya başladım. Edebiyatın dil bilmeden de gerçekleşebileceğini; edebiyatla tanışabileceğimizi ifade etmişsiniz. Ancak bir birey, farkında olmadığı bir şeyin veya bilgisi dışında kalan şeylerin tecrübesini edinebilir mi? Demek istediğim, kuşların cıvıltısı insanı mutlu eder elbette! Ancak kuşların bu cıvıltısının o bireyi mutlu etmesinin sebebi acaba edebiyattan mı gelmektedir? Bir diğer soru ise kuşların cıvıltısı sizce bir edebiyat mıdır?
    Bir kişinin, biriyle tanışabilmesi için gerekli olan şey nedir? Tanışma esnasında ne sorarlar birbirlerine? Tanışma ne zaman başlar? Ve bunların peşine gelebilecek ardı arkası kesilmeyen binlerce soru oluşturdu bu eser zihnimde.
    Tebrik ederim! Fazlaca düşündüren bir eser olmuş. Kaleminize sağlık.

    • Detaylı incelemenizin olumlu sonuçlanması beni çok mutlu etti . Düşüncelerimin dallandırılması gurur verici . Bu güzel yorum için çok teşekkürler 🙂

  2. Sitemizde yer alan tüm eserler birbirinden değerlidir ve hiçbiri bir diğeri ile kıyaslanamaz. Eğer haftanın eseri başlığı adı altında bir esere ihtiyaç duyulsaydı bu paylaşımı seçerdim. “Kaybederken kazanmayı şiirden gördüm” ifadesi beni çok etkiledi. Okuyucuda derinlik uyandıran bu sözün gerçek hayatta yansımalarını görmüyor değiliz. Cümle kullanımı, tasvirler gayet yerinde bir anlatım ile çok beğendiğimi ifade etmek isterim.

    • Beni iftihar ettiniz , güzel yorumlarınız benim için çok değerli . Teşekkür ederim . Nice eserlerimde buluşmak üzere .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İçimizdeki Yoksulluk

Gerçek Dost