Zurna Dürüm 5. Bölüm
Olaylı duruşmadan 2 gün sonra…
Duruşma biteli iki gün olmuştu. Adam şoku atlatmaya başlıyordu. Yavaş yavaş bu olaylardan önce de bir hayatı olduğu aklına geliyordu. Sahi önceki hayatı nasıldı? Gerçi yeni bir hayatı da yoktu. Bir hafta evvel her şey başlamadan önceki yaşamını hatırlamaya çalışıyordu. Nedeni bilinmez, aslında tahmin edilebilir, kesik kesik hatırlıyordu. O hatırlamaya çalışadursun karısı onu boşamak için işlemlere başlamıştı. Evet bir karısı vardı. Nasıl karısını ve çocuğunu unutur ki insan? Birkaç saat sonra varlığından haberdar olmadığı telefonu çaldı.
Varlığını telefon ekranında ismini görünce hatırladığı karısı arıyordu. İlk başta açmakta tereddüt etti. Ama yine de nihayetinde açtı. Çok az bir süre hiç ses etmeden karısını dinledikten sonra kapattı telefonu. Keşke açmasaydım diye düşündü. Çünkü karısının boşanmak istediğini ve çocuklarının vekaletini almak istediğini öğrendi. Tekrar bir şimşek çaktı… çocukları da vardı. Boşanmak isteme sebebi ise zurnayı bitiremeyen bir adamın, çocuklarına babalık edemeyeceğini düşünmesiydi. Böyle bir adama nasıl çocuk emanet edilirmiş!
Günler geçiyor belirli tarihler geliyordu. Mesela boşanma günü… artık zaman kavramını da psikolojisi ile beraber yitiren adam ne yemek yiyor ne de başka bir şey yapıyordu. Bir zurna yüzünden geldiği durumlara her düşündüğünde şaşırıyordu. Arkadaşını düşündü. İlk bıçağı saplayan oydu. Belki de ayağa kalkmasa, bağırmasa bunlar başına gelmezdi. “Aman!” dedi, sitemkâr ve bıkmış şekilde. Olan oldu.
Her ne kadar böyle dese de kendisini düşünmekten alıkoyamıyordu. Bu nasıl iş arkadaş diyor sonra yine susuyordu. O bunları düşünedursun mezun olmamış avukat adayı avukat bey ise soruşturmayı ilerletiyordu. Gerçi daha mezun olmadığı için birçok şeyi bilmiyordu ama yine de çabalıyordu. Hayatında ilk defa bir amaç bulmuşçasına bu işin ardını arıyor ve müvekkilini kurtarmak istiyordu. Hem bu işi başarırsa çok paralar kazanırdı. Durum vahimdi sonuçta.
Mezun olmamış avukat adayı avukat öyle ki müvekkili ile konuşmadı. Konuşsa belki birçok bilgi edinirdi ama unuttu. Kendini davaya çok kaptırmış ve en temelde yapması gerekeni unutmuştu. Davalı ile konuşmayı…
Üç gün sonra boşanma günü geldi. Adam yine suskundu. Avukatını çağırmadı, avukatta zaten bu duruşmadan habersizdi. Ne güzel bir avukat-müvekkil ilişkisi. Her neyse ben size olayları kısaltayım çünkü çok sıkıcı. Boşanma davası gerçekleşir. Adam tüm olanlardan ötürü yıkılır. Bitkin olduğunu da söyledim zaten. Boşanma davasını sonucunu merak eden varsa diye söyleyeyim adam kaybetti.
Şimdi ben zamanları atlayarak özet geçiyorum. Bu adamın bir günde neler yaptığının pek bir önemi yok çünkü. Asıl olaylara gelelim biz…
Boşanma davasının ardından bir hafta geçmişti. İnsan hakları Mahkemesi’nin nerede yapılacağı belli olmuştu. İsviçre’nin Zürih kentinde düzenlenecekti. Hakkı Abi ve sülalesi İsviçre’ye gelmişlerdi. Hatta havalimanından çıktıktan sonra ecnebi memleketinde ki ilk cümleyi Hakkı Abi “Lan oğlum burası Kars’tan da soğuk“ diyerek kurmuştu.
Hamza Gök
YouTube: Edebi Alem
