İnsan Neden Yazmak İster?

İnsan Neden Yazmak İster?

Neden yazarız, neden yazmaya ihtiyaç duyuyoruz, konuşmaktan farkı ne diye bir sürü soru kafamızda dönüp duruyor ama sebebi yeterince basit. Biz insanlar konuşmaktan çok yazmayla kendimizi ifade ediyoruz. Çünkü bizler belirli bir ölçüde konuşup hayatımıza belirli şekilde devam etmek isteriz dolayısıyla standart olmak isteriz. Ancak yazma eylemi asla standart bir eylem değildir yazma eylemini gerçekleştirebilmek için insanın özel bir ruha ihtiyacı vardır ve bu ruhtaki sözcüklerin kaybolmaması gerekir. -Söz uçar yazı kalır-

Geçmişten günümüze görülmektedir ki, çoğu yazarda kendi ruhlarındaki o özel sözcüklerini yazıp bize aktarmışlardır. Sadece bu mu yazmak derseniz, tabi ki hayır! Hayatımız boyunca ilk deneyimlerimiz hep yazmayla olmuştur doğarız nüfus kağıdına ismimiz yazılır, okula başlarız bu sefer biz yazmayı öğreniriz, hayallerimizi yazarız ve gerçekleştirmek için çabalarız.

Daha sonra iş hayatına atılmamız gerekir onun için yine yazarız bu sefer yazdığımız şey bunca zaman yaptığımız işler olur özelliklerimiz olur. Günün birinde aşık oluruz, duygularımızı ifade edebilmek için de aşk mektupları yazarız. 

Bunca zahmet gösterip hayatı, yaşanmışlıkları, en önemlisi de yazdığımız şeyleri ardımızda bırakacağımız vakit ise mezar taşına adımız yazılır. Öyleyse yazmak eylemi olmadığında hayatımızın bile bizim olmadığını ifade edebiliriz! Bu sebeple yazmamış mı şairlerde yaşantılarını, hayatlarını, belki de hayallerini… O özel ruhlarından gelen kelimeleri, yetenekleri doğrultusunda kusursuzca işlememişler mi, ipek sayfalara. 

Şairlerimiz ve yazarlarımız zaman zaman aşklarını duyurabilmek için aşk mektupları yazmış; geleceğe yönelik tüm istek ve hayallerini bir gün gerçekleşir umuduyla kaleme almış; kimisi de dünyadan mutluluğu beklerken en olmaz şeylere şahit olduğu için öfkesini yazmış. En önemlisi unutmamak ve unutulmamak için yazmışlar. Bizler de bir zamanlar bu dünyadaydık demek için yazmışlar!

Şairlerimiz, yazarlarımız düşüncelerini, duygularını kaleme almamış olsalardı hangimiz tanıyor olabilirdik onları? Bilemezdik Necip Fazıl Kısakürek’in “Sakarya Türküsü”nü, bilemezdik Nazım Hikmet Ran’ın “Ceviz Ağacı”nı, bilemezdik Mehmet Akif Ersoy’un “Zülmü Alkışlayamam”ı. Bilemeyeceğimiz için tanıyamayacaktık da onları. 

Tam olarak bu noktada, yazmanın önem arz eden bir eylem olduğunu tekrardan fark etmiş oluyoruz. Ayrıca bu dünyada yaşadın mı diye soru yöneltilecek olursa yazdıklarınızı gösterip kanıt dahi sunabilirsiniz.

Bu yazdıklarımın birine umut olması ve okurlarımızın kendi eserlerini kaleme almasını umuyor ve bir gün bana bu dünyada yaşadın mı diye soru yöneltilecek olursa bu yazdıklarımı göstermek istiyorum. 

Cümlelerimi, yazmaktan korkma yazmaya cesareti olmayandan kork diyerek bitiriyorum. Sağlıcakla kalın…

Fatmanur Güçlü

Eserde kullanılan fotoğraf Ayşen Eren tarafından çekilmiştir.

İnsan Neden Yazmak İster?

İnsan Neden Yazmak İster?

İnsan Neden Yazmak İster?

Fatmanur Güçlü’nün kaleme aldığı “Sarı Gelin Türküsünün Hikayesi“ni okudunuz mu?