in ,

Sevgili Günlüğüm Ve Ben

Beni ben olarak yaşatamadığım için terk edildim belki de.

Sevgili Günlüğüm ve Ben

Uzun zamandır yoktum sevgili günlük. Hatta o kadar uzun zamandır yoktum ki ellerim kalemi tutup ruhumu dinlemeye bile üşendi. Ama geldim işte sonunda. Belki Ferhat gibi dağları delmedim, Kerem gibi sevdadan yanıp ölmedim ve Mecnun gibi çöllere düşüp delirmedim ama sana gelebildim sonunda. Ruhumda uyuyan ve her gece boğazımı sıkan şeytanları yenip geldim. Sana her şeyi anlatmaya, kalbimde lal olanları satırlarına aksettirmek için. 

Sevgili Günlüğüm ve Ben

Sevgili günlük bu zamanlarda kendimi sanki annesi tarafından terk edilmiş, zavallı bir çocuk gibi hissediyorum. Böyle diyorum çünkü yaşadığım durumu bundan daha iyi anlatacak bir tabir bulamıyorum. Zira annesi tarafından terk edilmiş zavallı bir çocuk olmadım evet ama beni terk eden kişi bir anneden bile daha hayatiydi. Beni, ben terk etmişti sevgili günlük. Bundan daha vahim bir şey olabilir mi? 

Bu tam olarak ne zaman yaşandı bilmiyorum fakat bir sabah uyandığımda bedenimdeki ben artık yoktu. İşin tuhaf yanı zemindeki ılık gözyaşları dışında ondan yana hiçbir iz de yoktu. Yani hiç değilse insan kaybolup giderken bir veda mektubu bırakırdı ardında. Ama artık ben benden ne kadar bıktıysa tek bir not bile bırakmadan pılını pırtını toplayıp çekip gitmişti. 

Sonrası mı? Sonra ne mi oldu? Dur hemen anlatayım. Çünkü hiç bir şey olmadı. Ruhundaki beni kaybetmiş birine ne olabilirdi ki zaten. Dünya yıkılsa bile tıpkı narkoz verilmiş bir hasta gibi her şeyden bir haber olurdum herhalde. 

Hissetmiyordum artık sevgili günlük. Sanki katilin biri göğüs kafesimin acıyla dolu kanlı derinliklerinden kalbimi söküp çıkarmış gibiydi. Geldiğim yollar belliydi fakat gidişim nereye, ait olduğum bir yer var mı onu da bilmiyorum. Sahi kimim ben sevgili günlük? Aslında kim olmam gerekiyor ve neresindeyim bu hayatın. Çıkıp bu onca Filozofu ve yıllarca masa başında dirsek çürütmüş Matematikçileri bile ekmeğinden edecek kahrolası soruyu avaz avaz bağırasım var. Evrene çektiğim kısa mesajların her birinde bu sorulara bir cevap arıyorum. Fakat evren denilen devasa şey her ne yapıyorsa bana bir türlü cevap vermiyor. Acaba arıyor da telefonum mu sessizde diyorum ama ne gelen var ne giden. Neyse belki de asıl onun telefonu sessizde kalmıştır. Ya da öyle bir yere çıkmıştır ki şebeke çekmiyordur. Buradan sana sesleniyorum Sevgili Evren; eğer bir gün olurda aramalarımı ve mesajlarımı görüp bana geri dönmezsen yemin ederim ödemeli çaldırırım seni. Gerçi benimki de laf sanki bu devir de ödemeli arama kaldı da (!)

Beni terk eden birçok şeyden sonra bugünlerde bir de oldukça haylaz iki duyguyla uğraşıyorum sevgili günlük. Onlara ne zaman arkamı dönsem metruk bir hapishaneden firar eden iki müebbet mahkumu gibi kaçıp gidiyorlar içimden. İki yaramaz çocuk bunlar. Güven ve inanç. Biliyorum aslında inancım usludur benim. Bana haber vermeden tuvalete bile gitmez. Ah şu beş para etmez güven neler açtın başımıza. Onu da anlıyorum aslında. Ne yapsın hiç akıllı biriyle karşılaştı mı ki uslu olsun. Onu olmayacak yüreklerin anahtarını yitirmiş, artık bir çilingirin bile kurtaramayacağı paslı kapılarında bırakarak bu hale gelmesine ben sebep oldum. Bu da benim yüzümden anlayacağın. Ama merak etme sevgili günlük konuşup alttan alıyorum onu ben. Artık onu asla benden başka kimseye emanet etmeyeceğime söz verdim. Ne yapayım yoksa benliğim gibi bir gece vakti kaçıp gidecekti o da gariban. Hiç değilse gönlü olsun. İşte böyle sevgili günlük,

Sevgili Günlüğüm ve Ben

Kısıtlı dünyamda öyle çeşit insanlarla karşılaştım ki verdiğim son karar bu insan kalabalığına görünmeden sessizce yaşamak oldu. Ama bu sefer de kendi yolumu yitirdim. Annem bir kola iki karpuz sığmaz derdi de inanmazdım. Beni ben olarak yaşatamadığım için terk edildim belki de. Aslında elimden geleni de yapmıştım ama olmadı işte. Kaş yapayım derken göz çıkarttım ve (kendimde dahil) birileri kör oldu sonunda. Ama yine de kaderimde bir ağma olmak yok bunu da biliyorum. Ruhuma belki bir benlik nakli yaptıramam ama  beni terk eden beni geri dönmeye ikna edebilirim. Biliyorum uzun zamandır çok yoruldu. Fakat ne kadar uzakta olursak olalım oda şunu biliyor ki artık karabulutların ardındaki güneşten daha fazla mahrum kalırsam zorlukla kalmaya ikna ettiğim sevgili duygularımda bu  istikrarsız hava durumuna daha fazla katlanamayacak. Bu yüzden biliyorum ki ben bana kıyamayıp mutlaka geri dönecek. Kendi benlerinize iyi bakın ve her şeyden önce kendinizi sevmeyi unutmayın.

Selam ve dua ile…

 

Jülide Aslan

Eseri Beğendiniz mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İnsan Sanat İçindir

Kör Olacak Kadar İyi Görüyorsun