in ,

İzahat

İzahat

Nereden başlasam bilmiyorum ve değilim sözün ustası, çok usta tanıdım, tanıştım onlar beni bilmeseler de, çoğu hayatta olmasa da tanışdık.

”Ölen Hayvan imiş Aşıklar Ölmez” diyen Kul Yunus ile mesela. Enteresan, Hepimiz bir gün öleceğimizi biliyoruz.

İrtihal Mukadderat.

Ölümden sonraki hayatı da biliyoruz. Yunus Emre gibi karşılayamıyoruz ebedi mekanımıza gitmeyi herhalde dünya nimetlerinden vazgeçemeyiş olsa gerek Yunus Emre de kadılığı bırakmıştı, işte asıl enteresan olan yerde burası.

İzahat

Doğulu bir babanın yedinci oğlu değilim ben, ilk altısı olmamak gayem. Yaklaşmak istemiyorum kaçıyorum kendimden, kendimden beni ben yapan her şeyden. Necip Fazıl’ın Karşısında durup bir ömür Allah’a hamd ettiği gençlik içerisinde göremiyorum kendimi, belki bir gün… Sürgün ülkeden yazıyorum, ne suyu temiz ne ekmeği tatlı. Zehir zemberek gecelerinde volta atıyorum babayiğitlerin ayağa kalktığı saatlere kadar, Başkentler Başkentinde buluşmak dileğiyle.

Dediğim gibi; sözün ustası değilim, ustam öğretmedi yahut öğrenemedim ama düşleri onarmayı öğretti. Efendisinin kayıp hayallerini bekleyen bir savaşçının kendisiyle nasıl savaşması gerektiğini öğretti. Yıldızlı bir gecede uzatıp boynunu ateşin ve aşkın hükmünü öğretti, çölde terkedilmiş bir şaman gibi kaldım bende. Hasılı, Öğrenecek çok şey var

Yol uzun Hayat kısa. Yol almak gerekir.

Vesselam…

Salih Göksel

Eserde kullanılan fotoğraf Ayşen Eren tarafından çekilmiştir.

İzahat

Eseri Beğendiniz mi?

15 Beğeni
Upvote Downvote

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyoloji Akımları

Kar Tanesi