in ,

Sosyal Devlet Nedir?

Sosyal Devlet Nedir?

Sosyal Devlet Nedir?

Pek çoğumuzun genellikle tarih, felsefe ve ekonomi alanlarında karşımıza çıkan Sosyal Devlet kavramı dünya sahnesinde özellikle yakın çağda gelişme göstermiş, günümüzde de varlığını sürdürmeyi başarmıştır.

Sosyal Devlet kavramının ortaya çıkışı sanayi devrimi ile paralellik gösterirken uygulamaya geçilmesinde ise ikinci dünya savaşının ve büyük bunalımın sonuçları etkili olmuştur. Bu bağlamda ikinci dünya savaşının akabinde Sosyal Devlet kavramı geniş kitleler tarafından benimsenmiş ve 1970’li yıllara kadar en parlak dönemini yaşamıştır. 1970’li yılların sonunda ise had safhalara çıkan işsizlik ve yükselen enflasyon oranı ile kitleleri bu denli etkileyen ve gelişim gösteren Sosyal Devlet kavramı sorgulanmaya başlamıştır. Böylece yaklaşık 25-30 yılı kapsayan bir süreçte Sosyal Devlet anlayışı önemini kaybetmiş ve bir gerileme dönemine girmiştir. Fakat bu durum 2000’li yıllara gelindiğinde rahatlayan dünya ekonomisi ile sona ermiş ve sosyal devlet kavramı adeta yeniden doğmuştur.

Hepimizin gördüğü üzere dünyada pek çok badire atlatmış akım ve ideoloji gibi sosyal devlet kavramı da var olduğu süreçten bu yana birçok fırtınaya maruz kalmıştır. Buna rağmen dünya ülkelerinin kalkınma yönünde önemli mesafeler kat edilmesi ve ekonomik anlamda rahatlaması ile sosyal devlet kavramı önemini yeniden kazanmıştır.

İşte yakın çağı ve günümüzü geniş etki alanı ile kapsayan sosyal devlet kavramına gelin hep beraber daha yakından bakalım. Bu bağlamda bahsedilmesi gereken ilk şey bizim birçok badire atlatmış olan sosyal devlet kavramımızın tanımıdır. Sözlük anlamı olarak bakıldığında ‘ekonomik ve toplumsal yönden yurttaşlarının tümüyle ilgilenen, onların yaşam düzeyi, sosyal güvenliği vb. konularında gereken önlemi alan devlet’ diye tanımlanmaktadır. Bunun yanında farklı bakış açılarına dayanan pek çok tanım da mevcuttur.

Tüm bu tanımların ortak amaçları ise toplumda farklı refah düzeyine sahip kesimlerin bu farklılıklarını gidermek ve gerçekleştirilen sosyal devlet politikalarıyla kötü ekonomik ve sosyal koşullar altında bulunan bireyleri korumaktır.

Buna istinaden sosyal devletin vatandaşlarına; eğitim, sağlık, iskân ve konut hizmetleri, toplum kalkınması, sosyal güvenlik, emeğin korunması ve boş zamanların değerlendirilmesi gibi sosyal fayda sağlayan hizmetleri sunması gerekmektedir. Vatandaşlarına tüm bu hizmetleri sunan sosyal devletin amacı; bireylere asgari yaşam standardı sağlamak, milli geliri adil bir şekilde dağıtmak ve böylelikle sosyal bir adalet için mücadele etmektir.

Tanımı konusunda kafamızda bir şeyler oluştuğunu düşündüğüm sosyal devlet kavramını gelin biraz daha yakından irdeleyelim ve Türkiye’deki uygulama ve gelişim sürecini inceleyelim.

Sosyal devlet anlayışı batılı ülkelerde işçi sınıfı ve demokratik hareketlerle ortaya çıkarken Türkiye’ de merkezi hükümetin planlamaları ile uygulanmaya konulmuştur. Fakat ülkemizde sistemli bir sosyal devlet anlayışına gecikmeli olarak girilmiştir. Bunun nedeni ise ekonomik büyümenin öncelikli olması ve toplumsal dayanışma gibi sebeplerdir.

Cumhuriyet dönemini de kapsayan Türk tarihine bakıldığında sosyal devlet kavramı Büyük Selçuklu Devletine kadar dayanmaktadır. Bu bağlamda inşa edilen şifahaneler, kümbet, kervansaray ve medreseler sosyal devlet kavramına büyük bir önem verildiğinin göstergeleridir.

Bunun yanında ilerleyen süreçlerde kurulan devletler- Anadolu Selçuklu’dan Osmanlı ve bugünkü Türkiye’ye kadar- kültürlerinin birikimleri ile sosyal devlet anlayışını benimsemişledir. Özellikle Osmanlı Devleti’nde oldukça büyük bir gelişim gösteren sosyal devlet anlayışı devlet dışında vakıfların, cemaatlerin, ahilik teşkilatıyla ortaya çıkan mesleki birliklerin ve bireyler etrafında gerçekleştirilen yardımlaşma kültürünün bir çabası olarak gerçekleşmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında oluşturulan 1921 Anayasası sosyal devlet anlayışına uzak bir karaktere sahiptir. 1923 ve 1960’ı kapsayan dönemde ise Sosyal Devlet anlayışında önemli bir değişim ve düzenlenme süreci yaşanmıştır. Fakat gerçek anlamda “Sosyal Devlet” anlayışından bahsetmek için 1960’lı yılları beklememiz gerekmiştir. Bu bağlamda 1961 anayasası sosyal güvenliğin bir hak olarak benimsendiği ilk anayasadır.

Sonraki süreçte ise (1980) yaşanan darbe sebebiyle siyasal ve sosyal alanda rejim değişiklikleri meydana gelmiştir. Bu durum Türkiye de sosyal devlet anlayışının ve beraberindeki politikaları olumsuz etkilemiştir. Vatandaşlara bazı sosyal haklar verilse de verilen sosyal hakların devlete olan maliyeti sosyal devlet ilkesini ekonomik önceliklerin gerisinde bırakmıştır.

Sosyal devlet anlamında ülkemizde yaşanan en büyük gelişim ise Avrupa Birliği uyum yasaları ile sağlanmıştır. Bu yasaların Türkiye’ de uygulanması ile birlikte ortaya çıkan sosyal politika farklılıkları da giderilmiştir. Günümüzde sosyal alanda yapılan değişiklikler de bu farkları azami olarak indirgeme amacındadır.

Sosyal devlet kavramı ilk ortaya çıktığı günden bu yana dünyayı ve ülkemizi yakından etkilemiş devletleri ve vatandaşları ise oldukça hızlı bir gelişim döngüsü içerisine sokmuştur. Bu döngü ekonomi ve mali süreçlerin iniş çıkışları ile etkilenmiş olsa da sosyal devlet kavramının amacı değişmemiştir. Devletin vatandaş için önemi, vatandaşın devlet için önemi denkleminde sosyal devlet kavramı belirleyici bir rol üstlenmiştir. Ve günümüzde de üstlenmeye devam edecektir. Bu bağlamda konumuzu “Sosyal Devlet” kavramını en güzel şekilde açıklayan bir sözle noktalamak istiyorum.

‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’-Hz. Ali

Jülide Aslan

Sosyal Devlet Nedir?

Eserde kullanılan fotoğrafın alındığı site için bu bağlantıya tıklayınız.

Sosyal Devlet Nedir?
Sosyal Devlet Nedir?
Sosyal Devlet Nedir?

Sosyal Devlet Nedir?

 

Eseri Beğendiniz mi?

4 Yorum

Yorum Gönder
  1. Eserinizi okurken, fakültede öğrendiğim birçok terimle karşılaştım. Dolayısıyla ilk cümlesinden itibaren ilgimi çeken bir metin oldu. Ayrıca, kaleme aldığınız bu metnin “Sosyal Devlet” nedir, sorusuna cevap arayan kişileri aydınlatabilecek bir metin olduğunu düşünüyorum. Kaleminize sağlık..

  2. Sosyoloji, felsefe, edebiyat üçlemesini bir arada gördüğüm son zamanlarda ki eserlerden birisi olan bu eseriniz hem sitemizde oluşan çeşitlilik hemde bu alanda bilgi sahibi olmamız yönünde güzel bir çalışma olmuş. Tüm çalışmalarınızda başarılar dilerim.

  3. Sosyalist devletler, kapitalist devlete göre daha masum görünse de ben ikisinin de şiddet oranına göre aynı tehlikede olduğunu düşünüyorum. Uç noktalarda yaşanan kapitalizm nasıl ki zengini daha çok zenginleştirip fakiri de daha çok fakirleştirerek insan hayatını tehlikeye sokuyorsa uç noktalarda yaşanan sosyalizm de çalışanın hakkını korumayıp insanın çalışma, gelişme, yükselme potansiyelini yok sayıp herkesi bir görüp eşitliyor. Bu yüzden ikisinin bir dengeyle yürütüldüğü taraftarıyım ki bu da sizin de bahsini yaptığınız sosyal devlet oluyor.
    Başarılı bir çalışma olmuş tebrik ederim

    • Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bende sizinle aynı şekilde düşünüyorum. Sosyalizm ve kapitalizm birbirinden haz etmeyen ve başkaları tarafından da çok sevilmeyen iki üvey kardeş gibiler. Fakat Sosyal Devlet anlayışı toplumsal gönülülük ve devletin toplumsal alandaki düzenlemelerini içerdiği için çok daha insancıl bir anlayış. Zira doğru uygulanması ile hem bireysel hem de devlet yoluyla vatandaşa pek çok yardım ve destek ulaştırılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gerçeküstücülük Nedir?

Bilincin Derin Uykusu