Son Nefes
29 Eylül sabahında sevdiğim adamın kollarında ölü bulundum. Mevsimin aksine ılık bir hava vardı. Dizlerinin üstüne çöktüğü kaldırımda, bir eli saçlarımda bir eli de omzumdaydı. Beni sevmekten çoktan vazgeçmiş olan biri için fazla olan teması beni hayata bağlamaya, bu sefer, yetmemişti. Sonbaharın yağmurunu beklerken gökyüzünün berrak ve pırıl pırıl yıldızlarla dolu olması en azından sonumu güzel kılıyordu. Aynı zamanda tanıştığımız ilk günü hatırlatıyordu. Yıldızların altında elimi tuttuğu ilk gün de havada böyle ılık bir esinti vardı ve okşuyordu tenimizi. O gece gözlerim yıldızlarla buluştuğunda söylediği cümle yankılandı kulağımda, ‘En güzel yıldızlar gözlerinde, benden ayırma onları.’
Şimdiyse hayatım bir film şeridi gibi geçiyordu gözümün önünden, dedikleri o anı yaşıyordum ve yine gözlerimin önünde o vardı. Son birkaç dakikamı daha onu hatırlayarak geçirdiğimi biliyor gibi bakıyordu aşkı tattığım gözleri. Pişmanlık doluydu, anlardım bakışlarından. Son kez süzdü bedenimi, son olduğunu bilmeden. Dudakları aralandı, cesaret edemedi ki kafasını çevirdi. Yanı başımızdaki deniz lodos rüzgârı vurmuş gibi çarpıyordu dalgalarını sahile. Bu nasıl bir çelişkiydi anlamamıştım. Fark ettim ki sadece işiterek yorumladığım etrafı yanlış hissediyordum. Ya lodos oluşturan bir hava vardı ya da deniz sakindi. Görmeden ayırt edemezdim, bedenimi kaldıracak gücümse hiç yoktu. Her şeyi zihnimdeki gibi yaşamaya devam edecektim ki çok zamanım kalmadığının da farkındaydım.
Tam o sırada kulağıma eğilip son sözünü fısıldadı. Nefesimi o cümleye uyum sağlayarak son kez verdim; ‘Özür dilerim, en az bu yıldızlar kadar güzeldin, sevemedim.’
Dilara Öztürk
Eserde kullanılan fotoğraf Almina Sandal tarafından çekilmiştir.
Dilara Öztürk’ün kaleme aldığı “Issız Ruhun Sokakları” adlı eseri okudunuz mu?
Son Nefes – Son Nefes